Türkiye Psikiyatri Derneği - Ezidi Sığınmacılara Yönelik Değerlendirme Raporu

madde14 sitesinden
Jaakpaat (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 13.51, 14 Mayıs 2016 tarihli sürüm (Yeni sayfa: " <center>'''Türkiye Psikiyatri Derneği Ezidi Sığınmacılara Yönelik Değerlendirme Raporu'''</center> '''24.09.2014''' 24.09.2014 tarihinde Türkiye Psikiyatri Derneği...")
(fark) ← Önceki hâli | En güncel hâli (fark) | Sonraki hâli → (fark)
Şuraya atla: kullan, ara
Türkiye Psikiyatri Derneği Ezidi Sığınmacılara Yönelik Değerlendirme Raporu


24.09.2014


24.09.2014 tarihinde Türkiye Psikiyatri Derneği tarafından Merkez Yönetim Kurulu'nu temsilen Dr. Şahut Duran ve Ruhsal Travma ve Afet Çalışma Birimi’ni temsilen Dr. Feyza Çelik Diyarbakır, Batman, Mardin ve Şırnak'taki Ezidi sığınmacılara yönelik psikososyal ihtiyaç tespiti ve alan değerlendirmesi yapmak üzere görevlendirilmiştir.


TPD Diyarbakır Şubesi’nde görev yapan ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın bölgede yürüttüğü psikososyal çalışmaların koordinasyonunu sağlayan Dr. Murat Yalçın ile iletişime geçilerek ön planlama yapılmıştır.


24.09.2014 tarihinde Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği ( APHB )'ne bölgede yapılacak değerlendirme ile ilgili bilgi verilerek çağrıda bulunulmuştur. Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği ve Türk Psikologlar Derneği tarafından bölgede Sosyal Hizmet Uzmanı Alaatitin Baran ve Psikolog Yunus Emre Ayna ile iletişim kurulabileceği bildirilmiştir. Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği'nde görev yapan Dr. Hakan Erman'ın ekibe katılması planlanmış ancak tarihlerde yaşanan sıkıntı nedeni ile gerçekleşememiştir.


25.09.2014


Bölgenin coğrafi ve kültürel yapısı

Diyarbakır''''' :

Eski zamanlarda Amida olarak bilinen Diyarbakır, Dicle Nehri kıyısında bazalt bir yayla üzerine kurulmuş. Kenti kuşatan da yine bu bazalt taşlarından yapılan Surlar. 16 kaleli 5 kapılı surlar Çin seddinin ardından ikinci sırada geliyor ve eski ile yeni Diyarbakır’ı ayırıyor. 26 medeniyete beşiklik etmiş, M.Ö 3000 yıllarında Hurrilerden başlayarak, Osmanlılara kadar uzanan yoğun bir tarihi olan Diyarbakır, Amid olan adı, 1869 tarihinde Diyarbekir, 1937 tarihinde de Diyarbakır olarak değiştirildi. 

Diyarbakır,Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin orta kısmında, El Cezire'nin (Mezopotamya) kuzeyinde yer almaktadır. Doğuda Batman ve Muş, batıda  Şanlıurfa, Adıyaman,  Malatya, kuzeyde Elazığ ve Bingöl, güneyde ise Mardin illeri bulunmaktadır.

Diyarbakır'da sert bir kara iklimi egemendir. Yazları çok sıcak geçmekte fakat kışları Doğu Anadolu Bölgesi kadar soğuk geçmemektedir.  En sıcak ortalaması 40.2 derece, en soğuk ay ortalaması ise -10.1 derecedir.

Diyarbakır ilinin nüfusu, TÜİK 2011 nüfus sayımına göre 1.570.943’tür. Şehir merkezi yani asıl Diyarbakır kentinin merkez nüfusu ise 875.069'dur. Diyarbakır nüfusunun yüzde 53'ünü çocuklar oluşturmaktadır.   2012 yılı adrese dayalı nüfus kayıt sistemi sonuçlarına göre Diyarbakır ilinin ‰ -10,49 net göç hızı ile göç verdiği anlaşılmaktadır. Ancak bunun yanında, kent merkezinin özellikle son 20 yılda çok büyük ölçeklerde göç aldığı ve bu göçün kaynağının genellikle kırsal bölgeler olduğu bilinmektedir.


Batman:

BatmanTürkiye Cumhuriyeti'nin Güneydoğu Anadolu bölgesinde yer alan bir ildir. Dicle'nin aktığı topraklarda zengin tarihi geçmişi koruyan Batman ve antik kenti Hasankeyf, bini aşkın mağarasıyla, tarihsel anıtlarıyla bir doğa harikasıdır. 1990 yılına kadar çok hızlı bir gelişme yaşayan Batman, 16 Mayıs 1990 tarih ve 3647 sayılı kanunla Türkiye'nin 72. ili olma unvanına kavuşmuştur.

Batman tarihi itibarıyla yeni bir şehir olmasina karşın yerleşim alanında kurulan şehirlerin tarihi Sümerlere kadar uzanır. İluh Tepesi'nin bulunduğu alanda bir Sümer şehir yerleşiminin bulunduğu, ancak bataklık bir arazi uzerine kurulu olduğundan şehrin zaman içerisinde yeraltına göçtüğü düşünülmektedir. Ayrıca İluh Tepesi olarak adlandırılan Arazi, araştırmalar sonucunda doğal olmadığı ve yapay bir tepe olduğu kanıtlanmıştır. Batman'ın adını "batmak" teriminden bu nedenle almış olabileceği düşünülmektedir. 1940 yılında Batman civarında petrol bulunmuştur.

Nüfusun %92'si Müslüman, %3'ü Ezidi, %3'ü Ortodoks ve %2'si Katolik'tir (1985). 2013 nüfus sayımına göre nüfusu 547.581’dir.


Mardin:

2013 itibarıyla 779.738 nüfusa sahiptir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Dicle Bölümü'nde yer alır.  Suriye ile sınır komşusudur.

Mimari, etnografik, arkeolojik, tarihi ve görsel değerleri ile zamanın durduğu izlenimini veren Güneydoğu’nun şiirsel kentlerinden biridir. Mardin farklı dini inanışlar paralelinde, sanatsal açıdan da tarihi değeri olan camiler, türbeler, kiliseler, manastır ve benzeri dini eserler barındırmaktadır. Mardin, İpek Yolu güzergâhında olup, ilde beş han ve bir kervansaray mevcuttur.

Mardin ili Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Dicle Bölümü'nde yer alır. Suriye ile sınır komşusudur. Güneyinde Suriye, batısında Şanlıurfa ili, kuzeyinde Diyarbakır ve Batman illeri, kuzeydoğusunda Siirt ili ve doğusunda Şırnak ili bulunur.

Türkiye'deki en farklılaşmış nüfusa sahip illerinden biridir. İlde Kürtler,Hıristiyan SüryanilerSünni Araplar,Türkler, Ezidiler ve Ermeniler yaşamaktadır.  Zaman içinde Süryani ve Ezidi nüfusu göçler sebebiyle azalmıştır. Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta, Mardin ve Midyat bölgesinde az sayıda Süryani yaşamaktadır. Bölgede birçok Süryani manastırı ve kilisesi vardır: Deyrulzafarân Manastırı, Mor Gabriel, Mor Yakub ve Meryem Ana Kilisesi.


Şırnak:

Şırnak, tarihsel olarak çok eski bir geçmişe sahiptir. Şehrin geçmişi Katip Çelebi’nin 17. yüzyılda yazdığı 'Seyahatname' ve tarihi rivayetlere göre Nuh Tufanı öncesine dayanır. Bu rivayetlere göre Cizre, tufandan sonra ikinci kez Nuh ve oğulları tarafından inşa edilirken Cizre’nin kızgın sıcağından korunmak için, Şırnak yazlık ve yaylak olarak inşa edilmiştir.

Şırnak, Nuh'un gemisi kalıntılarının olduğu öne sürülen Cudi Dağı’nın kuzeyinde 'Şehr-i Nuh' adıyla kurulmuş, önceleri Şerneh, daha sonraki yıllarda ise Kürdara Şırnak adını almıştır. Şırnak, tarihte birçok önemli devletin başkentini kendi topraklarında barındırmıştır. Aynı zamanda Guti (Qurtie) imparatorluğunun başkenti olan Bajarkard Silopi ilçesi topraklarındadır. İl sınırları içinde bulunan Cudi dağının isminin, Gutilerden geldiği düşünülmektedir.

2011 verilerine göre nüfusu 290.307’dir.


Bölgenin travma geçmişi


Kürt sorunu ile bölge, son 30 yıl içinde insan eliyle oluşturulan birçok farklı travmalara maruz kalmıştır. İşkenceler, hak ihlalleri, cezaevi sorunları, bir milyonu aşkın kişişinin zorunlu göçü ile sonuçlanan katliamlar, ölümler, kayıplar, faili meçhuller, savaş koşulları ve yoksulluğun yarattığı toplumsal travmalar hala etkisini göstermektedir.

Diyarbakır 5 No’lu Cezaevinde 1981-1984 yılları arasında insanlık dışı uygulamalar, 53 tutuklunun ölümüne, yüzlerce tutuklunun da sakat kalmasına ve psikolojik tahribata uğramasına neden olmuştur.

Güneydoğu bölgesinde Kürt sorunu ile başlayan 30 yıllık savaşın sonuçlarına baktığımızda; 35 bin ölü, 10 binin üstünde tahmin edilen faili meçhul cinayetler, köylerinden göçmek zorunda kalan 386 bin kişi, AİHM’ne onbinlerce insan hakları ihlali başvurusu, bölgedeki travmalar ile ilgili bir miktar fikir vermektedir.

2011 yılında başlayan Suriye iç savaşından sonra ülkemize göç eden 1.7 milyon kişinin 225.000'i bölgede bulunan 22 kampta yerleştirilmiş olup çok sayıda kişi yakınlarının yanında ve sokaklarda barınmaktadır.


Diyarbakır'da Yapılan Değerlendirmeler


Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri A.B.D'nda görev yapan Doç. Dr. Abdullah Atlı ile iletişime geçilerek Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi ziyaret edildi.

Diyarbakır'a sığınan Ezidi'lerin durumu ve yerel kaynaklar hakkında bilgi alındı.

Diyarbakır'da Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda 9 Eğitim Görevlisi, 1 Uzman Doktor, 8 Araştırma Görevlisi, 2 Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Eğitim Görevlisi, 2 Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Araştırma Görevlisi, 1 Sosyal Hizmet Uzmanı ve 1 Psikolog bulunduğu, 24 yatak kapasitesinin olduğu, hastanenin fiziki koşullarının iyileştirilmesine ihtiyaç duyulduğu öğrenildi. Ezidi sığınmacıların üniversite hastanesine çok nadir başvurduğu, bunun ekonomik nedenler, ulaşım güçlükleri, üniversitenin masrafları karşılamaması nedeniyle olabileceği öğrenildi.


Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 8 psikiyatri uzmanının görev yaptığı öğrenildi. Çocuk Hastanesi'nde 1 Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Uzmanı bulunduğu öğrenildi.


Selahattin Eyyübi Devlet Hastanesi’ne yapılan ziyarette Dr. Hilal Selçuk ile görüşüldü. Hastanede 5 psikiyatri uzmanı bulunduğu ve 52 yatak kapasitesinin olduğu öğrenildi. Ezidi sığınmacıların daha önceki psikiyatrik hastalıkları ve somatik belirtiler başta olmak üzere travmatik stres belirtileri, depresyon, uyku sorunları ile başvurdukları öğrenildi.


Doç. Dr. Abdullah Atlı ve Dr. Naci Olam ile birlikte Diyarbakır Afet ve Acil Durum Başkanlığı'na yapılan ziyarette Müdür Vekili Murat Demir ile görüşüldü. Diyarbakır'a sığınan Ezidilerin sayısının şu anda 5060 olmakla birlikte hareketliliğin devam etmesi nedeni ile sayının hergün değiştiği, yeni gelenlerin yanısıra geri dönenlerin olduğu, Ezidilerin Fidanlık Çadırkenti’nde ve Ticaret Odası’nda konakladıkları, Diyarbakır'a sığınan Ezidilerin ihtiyaçlarının Diyarbakır Belediyesi tarafından karşılandığı, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından doğrudan bir çalışma yapılmadığı, hastaneye başvuran Ezidilerin tedavi giderlerinin karşılandığı öğrenildi. Ayrıca bir haftadır Diyarbakır İl Afet Acil Durum Planı üzerinde çalışılmaya başlandığı ve bir iki ay içinde tamamlanmasının planlandığı öğrenildi.


Sosyal Hizmet Uzmanı Alaattin Baran ile yapılan görüşmede Ezidi sığınmacıların üç farklı grup olarak geldikleri, ilk gelen grubun sosyoekomonik düzeyinin daha yüksek olduğu ve pasaportlarının olduğu, bu grubun 180-250 kişilik gruplar halinde belediye tarafından karşılandığı ve Sümerbank'ta konakladığı ve yaşam alanları, kurslar ve çocuklar için atölyelerin bulunduğu öğrenildi. Çatışmadan kaçanlar ve göç yolunda yakınlarını yitiren kişilerin ise Fidanlık Çadırkenti’nde bulunduğu, Çınar'da 200 kişi, Bismil'de de 400 kişi olduğu öğrenildi.


Fidanlık Çadırkenti'nde yapılan değerlendirmeler ve Çadırkent Sorumlusu Erkan Erenci, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) gönüllü psikiyatristi Dr. Naci Olam ve Sağlık Bakanlığı'nda görev yapan Dr. Emine Dağ'dan alınan bilgilere göre:


Ulaşım:


Çadırkent Diyarbakır Merkez'e yaklaşık 20 dakika mesafede bulunmakta. Ulaşım Çınar ilçesine giden araçlar ile sağlanabilmekte olup doğrudan çadırkent alanına giden toplu taşıma aracı bulunmamakta.


Çadırkent Nüfusu ve Özellikleri:


Çadırkentte çoğunluğu çocuk ve kadınlar olmak üzere yaklaşık 4500 kişi kalmakta. Ayrıca çadırkente girebilmek için çadırkent yolu üzerinde bulunan köprü altında bekleyen çok sayıda Ezidi bulunmakta idi. Çoğunluğunun sosyoekonomik düzeyi düşük olmakla birlikte çadırkentte 1 doktor, 1 avukat ve 7-8 öğretmen bulunmakta. Kürtçe konuşulmakta olup Arapça ve İngilizce bilenler de bulunmakta.

Bu çadırkentte bulunanların Avrupa ülkelerine gidebileceği şeklinde yanlış bilgilendirme nedeni ile Ezidi'lerin bu çadırkentte kalmak istediği ve diğer çadırkentlere gitmeyi kabul etmediği, Avrupa'ya götürme vaadi ile istismar etmek istiyen grupların olduğu öğrenildi.


Fiziki Koşullar:


Yaklaşık 3000 kişi çadırda kalırken 1500 kişi ise battaniyelerle yapılan çadırlarda ya da açık alanda kalmakta. Çadırkentte tuvalet ve banyo bulunmakta. Değerlendirmenin yapıldığı günden önceki gece yağmur yağması nedeniyle battaniyelerden yapılmış çadırlarda kalanların çadırlarının ıslanması nedeniyle güç durumda oldukları öğrenildi.

Güvenlik problemi olmadığı öğrenildi.



Temel İhtiyaçlar:


Gıda ve çadır ihtiyacı Belediye tarafından karşılanmakta, ancak çadırkentte kalan kişi sayısı kapasitenin üzerinde olduğu için gıda ve çadır yetersizliği yaşanmakta. Kış aylarında çadırlarda barınmanın mümkün olmaması nedeniyle konteyner/kalıcı konut ihtiyacı mevcut. Belediye tarafından konteyner kampanyası başlatılmış. Belediye kaynaklarının uzun dönemde yetersiz olacağı, devlet kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri tarafından desteğin artırılması gerektiği gözlendi.


Sağlık Hizmetleri:



'

'



i-Genel Sağlık Hizmetleri


Çadırkentte sağlık hizmetleri revir haline getirilmiş tek katlı binada verilmekte. 3 haftadır gündüz saatlerinde Sağlık Bakanlığı tarafından görevlendirmiş olan gönüllü doktor Dr. Emine Dağ görev yapmakta olup Diyarbakır Tabip Odası gönüllü doktorları tarafından da destek verilmekte. Günde yaklaşık 250 hasta muayene edilmekte. Hastaneye gitmesi gereken kişiler için 112 ambulans hizmetlerinden yararlanılmakta. İlaç ihtiyacı Eczacılar Odası tarafından karşılanmakta.


Sağlık Bakanlığı tarafından görevlendirilen hekimler görevlendirmeye olumsuz yaklaştıkları için hekim sıkıntısı yaşanmakta olduğu, Dr. Emine Dağ’ın görev süresi dolduktan sonra hekim sıkıntısı yaşanabileceği öğrenildi. Sağlık Bakanlığı’nın görevlendirdiği hekimlerin ulaşımını sağlamadığı, hekimlerin bu sorunu kendi imkanları ile çözmek zorunda kaldıkları belirtildi.


ii- Ruh Sağlığı Hizmetleri


Psikososyal gereksinim belirlemeye yönelik bir çalışma yapılmamış. Gündüz saatlerinde ruh sağlığı personeli bulunmamakta. Akşam saatlerinde Türkiye İnsan Hakları Vakfı gönüllü psikiyatri hekimleri dönüşümlü olarak hizmet vermekte. Gündüz saatlerinde aile hekimi tarafından yönlendirilen kişiler akşam saatlerinde psikiyatri hekimi tarafından değerlendirilerek tedavileri düzenlenmekte. Günde 8-12 hasta değerlendirilmekte olup sayının giderek artmakta olduğu öğrenildi. Psikiyatri hekimi ihtiyacı olmadığı, kadın psikolog ve çocuk psikiyatristi ihtiyacı olduğu belirtildi.


Eğitim Sen tarafından çocuklara yönelik etkinliklerin düzenlenmesinin planlandığı öğrenildi.


Başlıca gözlenen sağlık sorunları:


-Açlık nedeniyle hipoglisemi, hipotansiyon, karın ağrısı gibi yakınmalar

-Üst solunum yolu enfeksiyonları

-Kronik hastalıklar ( Flebotomi gereken 10 kişinin tedavisinin sağlanamadığı öğrenildi)


Başlıca gözlenen psikiyatrik yakınmalar:


-Somatik yakınmalar, konversiyon

-Ağlama, mutsuzluk, insanlara karşı güvensizlik

-Yas reaksiyonu, travmatik stres belirtileri


Fidanlık Çadırkenti’nde kalan ve psikiyatri hekimi tarafından değerlendirilen iki Ezidi sığınmacının öyküsü:



-12 yaşında kız çocuğu, uykusuzluk, toplumdan çekime, içe kapanma, konuşmama, zamanının çoğunu çadırda geçirme, ağlama nöbetleri şikayeti 17 yaşındaki ablası tarafından getirildi. DAİŞ ( IŞİD ) saldırısı civar köylere ulaşınca köyü ile birlikte Şengal Dağı’na kaçmışlar. 6 gün boyunca dağda kalmış, orda açlık susuzluk, DAİŞ tarafından erkeklerin kafası kesilecek kadınlar ve çocuklar tecavüze uğrayacak korkusu. YPG'nin açtığı koridorla Roboski üzerinden Türkiye'ye giriş yapmışlar Babası, annesi ve 4 yaşındaki küçük kardeşi Zaxo kampında kalmış. Babaannesi göç yolunda ölmüş. Ölümüne şahit olmuş, şu anda 2 abisi, ablası, 2 erkek kardeşi ve bir amcası ile beraber kalıyor. Anne, baba ve kardeşine yönelik özlem, gelebileceklerinden şüphelenme ( DAİŞ (IŞİD) onları yakalayacak ve öldürecek). Ablasının telefonundan, kaçarken evde bırakmak zorunda kaldığı iki muhabbet kuşunun fotoğraflarını gösteriyor, "onları kurtaramadım" diyor.... 


-25 yaşında erkek, DAİŞ ( IŞİD ) yaklaşınca eşi, çocukları ve ailesini Şengal Dağı’na göndermiş. Ezidi milis güçlerine katılmış, üç saat süren çatışma sonrasında kurşunları bitince kaçmak zorunda kalmış. Çatışmada kuzenini kaybetmiş. Ailesinden haber alamıyor. DAİŞ'in eline düştüklerinden korkuyor. Yoğun değersizlik ve suçluluk düşünceleri "bundan daha kötü başıma ne gelebilir ki, neye yarıyorum ben, aldığım nefes haram, içtiğim su haram " intihar düşünceleri, çatışma ve kaçış yolu ile ilgili geridönüşler, istem dışı girici düşünceler, " Başımıza bunlar geldi. Orada siz bizim için ölüyorsunuz, şu kamptakilere bak; yemek yiyorlar, gülüyorlar, uyuyorlar, televizyon izliyorlar ! Kafalarında tek düşünce Avrupa'ya gitmek! Aklım almıyor. “ Uykusuzluk iştahsızlık, kendine ve öteki Ezidilere ve Araplar'a yönelik yoğun öfke, depresif duygudurum.

Dr. Naci Olam


Batman İli'nde Yapılan Değerlendirmeler


Batman Tabip Odası Başkanı Dr. Zülfikar Cebe ile görüşüldü. Batman'da yaklaşık 11 farklı merkezde 3000 Ezidi'nin bulunduğu, başlangıçta halk evlerinde kalan 2000 Ezidi'nin Ezidi köyünde daha önce boş olan Ezidi evlerine ve yeni yapılan çadırkente yerleştirildiği, halen spor salonunda barınan Ezidilerin bulunduğu öğrenildi. Evlere yerleştirilen Ezidilerin daha iyi durumda oldukları, daha kolay uyum sağladıkları belirtildi.


Spor salonunda barınan kişi sayısının 470 olduğu, Ezidilerin 9 köye yerleştirildiği öğrenildi. SELİS, SES, Eczacı Odası, Batman Tabip Odası ve Batman Belediyesi tarafından ortak bir sağlık komisyonu kurulduğu öğrenildi. Belediye SELİS Kadın Danışma Merkezi’nde çalışan psikolog ve sosyal hizmet uzmanı ile görüşüldü. Sosyal Hizmet Uzmanı Rana Şeker psikososyal desteğe ve alanda bulunan ruh sağlığı çalışanlarının travma alanında eğitimlerle desteklenmesine ihtiyaç olduğunu bildirdi.


Dr. Zülfikar Bey ve Belediye Sağlık Birimi Müdürü Mahmut Bey ile birlikte Batman Halk Sağlığı Şube Müdürü Vecdeddin Acar ziyaret edilerek alandaki çalışmalar hakkında bilgi alındı ve yapılan ziyaretlerdeki değerlendirmelerimiz paylaşıldı. Vecdeddin Bey akut dönemde psikososyal açıdan henüz bir değerlendirme yapılmadığı ancak ihtiyaç bulunduğunu belirtti. Bu konuda işbirliğine açık olduğunu belirten Halk Sağlığı Şube Müdürü’ne Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği ( APHB ) olarak daha önceki afetlerden sonra yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verilerek alandaki ruh sağlığı çalışanlarına yönelik kapasite artırma ve yeterlik geliştirmeye yönelik eğitimlerle destek olabileceğimiz, alanda yapılacak psikososyal çalışmalarda işbirliğine açık olduğumuz bilgisi paylaşıldı. Vecdeddin Bey Ezidi sığınmacıların yanısıra 20.000'in üzerinde Suriyeli sığınmacı bulunduğunu, birinci basamak sağlık hizmeti kapsamında aşı uygulamasının yapıldığını, Ezidilerin de sağlık hizmetlerinden faydalanabilmeleri için gerekli çalışmaların yürütüldüğünü belirtti.

Batman Bölge Devlet Hastanesi'nde görev yapan Dr. Murat Mevlüt Gündüz ile yapılan görüşmede hastanede 5 psikiyatrist, 4 psikolog, 1 çocuk ve genç psikiyatristi ve 1 sosyal hizmet uzmanının bulunduğu, Toplum Ruh Sağlığı Merkezi’nde de 1 sosyal hizmet uzmanı ve 1 psikoloğun görev yaptığı öğrenildi. Ezidi sığınmacılardan 2-3 hasta başvurusunun olduğu, hastaların resmi kayıtlarında sıkıntı yaşandığı öğrenildi.


Beşirli Çadırkenti’nde Yapılan Değerlendirmeler


Ulaşım:

Çadırkent şehre 20 km mesafede bulunmakta.


Çadırkent Nufusu ve Özellikleri:


Batman ili içinde geçici olarak 11 merkezde kalan sığınmacılar, Beşirli ilçesinde Ezidi köyde oluşturulan çadırkente yerleştirilmeye başlanmış. 23 Eylül'de kullanıma hazır olan çadırkente şu ana kadar yaklaşık 1500 Ezidi yerleşmiş. Birkaç gün içinde diğer bölgelerdeki sığınmacıların hepsinin buraya taşınması bekleniyor. Ayrıca daha önce boşaltılan bir çok ev tekrar düzenlenerek ailelerin kullanımına verilmiş. Ezidi sığınmacılar bölgede konuşulan dil olan Kürtçe dilini kullanmakta. Bu bölgeye yerleşen sığınmacıların sosyoekonomik düzeyleri düşük.


Fiziki Koşullar:


Ezidi sığınmacılar belediye ve halk tarafından sağlanmış çadırlarda, birkaç aile bir arada kalmakta. Ek çadıra ihtiyaç mevcut. Banyo ve tuvalet bulunmakta. Çocuklar için 2 tane eğitim çadırı oluşturulmuş. Henüz revir bulunmamakta.

Çadırkent koşullarının kış için uygun olmadığı gözlendi.


Temel İhtiyaçlar:


Gıda, barınak, battaniye ve kıyafet ihtiyacı belediye ve halk tarafından karşılanmakta. Sürdürülebilirliğin sağlanması için devlet kurum ve kuruluşları ve sivil toplum kurumları tarafından desteğin artırılmasına ihtiyaç olduğu gözlendi.


Sağlık Hizmetleri:


i- Genel Sağlık Hizmetleri:


Belediyede çalışan hekimler ve Tabip Odası gönüllüleri ile sağlanmakta. İkinci basamak sağlık hizmetlerine ulaşılmasında güçlükler yaşanmakta.


ii- Ruh Sağlığı Hizmetleri:

Belediye tarafından psikososyal ihtiyaçların belirlenmesi için bir psikolog ve bir sosyal hizmet uzmanı görevlendirilmiş ancak sayının yeterli olmadığı belirtildi. Grup çalışmaları planlanmakla birlikte eğitim desteğine ihtiyaç duyulmakta.


Başlıca Gözlenen Sağlık Sorunları:


  • Üst Solunum Yolu Enfeksiyonu
  • Lumbalji
  • Enterit
  • İdrar yolu enfeksiyonu
  • Diğer (anemi, guatr, diğer enfeksiyon hast.)


Başlıca Gözlenen Ruh Sağlığı Sorunları:


  • Depresyon
  • Konversiyon
  • Travmatik Stres Belirtileri
  • Daha önceki psikiyatrik hastalıklar (psikoz, OKB)



''''26.09.2014


Mardin Midyat'ta Yapılan Değerlendirmeler


Mardin Midyat Bölge Devlet Hastanesi ziyaret edilerek psikiyatri hekimi Dr. Aykut Çobadak ile görüşüldü. Ezidi sığınmacıların Güven Köyü’ndeki evlere ve Midyat merkezde bulunan AFAD'ın kurduğu çadırkente yerleştirildikleri, çoğunluğu çocuk ve kadın olmak üzere yaklaşık olarak 2800 Ezidi sığınmacının bulunduğu, çadırkentte Suriye'den gelen sığınmacıların da ayrı bir bölgede bulunduğu, Ezidi ve Suriyeli sığınmacılar arasında yaşanan gerginlik nedeniyle arada tampon bölge olduğu öğrenildi. Buranın dışında Mardin merkezi ve diğer ilçlerde 2800'e yakın Ezidi sığınmacının ev, çadır, akraba, belediye tesisleri gibi yerlerde kaldığı bigisi alındı. AFAD’ın kurduğu çadırkente özel izin ile girilebildiği belirtildi. Çadırkentte kalan Ezidilere kimlik verildiği ancak çadırkent dışındakilerde bu sorunun devam ettiği bilgisi alındı.


Dr. Aykut Bey'in devlet hastanesinde görev yapan psikolog ile birlikte çadırkentte kalan Ezidilere yönelik değerlendirme yapmayı ve psikososyal müdahalede bulunmayı planladıkları ve hazırlık aşamasında değerlendirme araçlarını Kürtçe'ye çevirdikleri öğrenildi.


Mardin ili genelinde toplam 8 psikiyatrist bulunduğu öğrenildi.


Değerlendirme yapmak üzere çadırkente gidildi. Jandarma ile korunan çadırkentin fiziki koşullarının iyi olduğu gözlenmekle birlikte AFAD yetkilileri ile zaman uyuşmaması nedeniyle görüşülemediği için ayrıntılı değerlendirme yapılamadı ve bilgi alınamadı.


Şırnak İlinde Yapılan Değerlendirmeler


Şırnak İli Cizre İlçesinde Yapılan Değerlendirmeler


Cizre Devlet Hastanesi ziyaret edilerek Dr. Özen Çatan ve Dr. Atilla Tekin ile görüşüldü. Hastaneye başvuran Ezidilerin muayene edilebildiği, geçen hafta 2, bu hafta ise 1 Ezidi'nin muayene edildiği ve konversiyon bozukluğu tanısı konulduğu öğrenildi.


Dr. Atilla Tekin ve Eczacı Cihan Sarıyıldız ile birlikte Ezidi sığınmacıların barındığı Cizre Küçük Sanayi Sitesi’nde yapılan değerlendirmeler:


Ulaşım:


Cizreye yaklaşık 5 dakika mesafede, şehrin dışında yer almakta.


Kamp Nufusu ve Özellikleri:


Yaklaşık 5000 kişi bulunmakta. Çoğunluğu kadın ve çocuklar oluşturmakta. Erkeklerin ailelerini bıraktıktan sonra savaşmak için Irak'a geri döndükleri öğrenildi. Erkekler ve çocuklar arasında İngilizce bilenler mevcut.


Fiziki Koşullar:


Sanayi sitesi olarak yapılan ve boş olan bina Ezidilere tahsis edilmiş. Camları henüz takılmadığı için örtü/battaniye ile camlar kapıtılmaya çalışılmış. Her dükkanda birkaç aile birlikte kalmakta. Dükkanların kendisine ait tuvaleti mevcut. Banyo ortak olarak kullanılmakta.

Ezidilerin damak tadına uygun yemek yapılabilmesi için yemekhanede belediye aşçılarına 3 Ezidi aşçı eşlik ediyor. Yemekhane koşulları kötü.

Dükkanlardan biri revir haline getirilmiş. Belediyenin doktorları gönüllü olarak hizmet vermekte.







Temel İhtiyaçlar:


Gıda, bireysel ihtiyaçlar, barınma koşullarının kışa uygun hale getirilmesi


i-Sağlık Hizmetleri


'




Cizre Belediyesi Sağlık İşleri Sorumlusu Serdar Kuni'den telefon ile alınan bilgiye göre sağlık hizmetleri primer olarak nöbet listesi hazırlanarak yürütülmekte imiş. İkinci basamak sağlık hizmetleri için devlet hastanesine yönlendirilme yapılmakta.


ii- Ruh Sağlığı Hizmetleri


2 kez Türkiye İnsan Hakları Vakfı gönüllüsü psikiyatri hekimleri tarafından ziyaret edilen kampta halen tedavisi süren 20-25 travma hastası bulunmakta imiş. Şu anda psikososyal çalışma yürütülmemekle birlikte psikiyatrik yakınması olan kişiler devlet hastanesine götürülmekte.


Başlıca Gözlenen Sağlık Sorunları:


  • Enfeksiyonlar


Başlıca Gözlenen Ruh Sağlığı Sorunları:


  • Gelecek kaygısı
  • Konversiyon
  • Travmatik stres belirtileri
  • Depresyon


Sanayi Sitesi Kampı’nda Ezidi bir aile ile İngilizce, Türkçe ve Kürtçe çeviri ile yapılan görüşme notları:


IŞİD komşu köye geldi. Bizim silahlarımız yoktu. Bizim hiç kimse ile bir husumetimiz olmadı, olmaz da. Peşmerge bizi koruyacağını, kaçmamamızı söyledi. IŞİD köye geldiğinde köyün ileri gelen erkeklerini, çocukları, bekar kadınları ayrı ayrı gruplara ayırdı. Köyün ileri gelen erkeklerine Müslüman olmak için şu kadar (parmak ile göstererek) vaktiniz var dedi. 70 erkeği sıradan tarayarak öldürdü. Bekar kadınlarımızı 1000 dinara sattı. Size gözlerimle gördüklerimi anlatıyorum. Yalan söylemiyorum. Yalan söylemek için bir nedenim yok. Geride hiçbirşeyim kalmadı. IŞİD'den kaçıp Şengal Dağı’na çıktık. Yiyecek ve içeceğimiz bitti. Çocuklar ve yaşlılar açlıktan ve susuzluktan öldüler. Onları taşların dibine bırakmak zorunda kaldık. 62 akrabamızdan haber alamıyoruz.


Türkçe konuşan Ezidi'nin anlatılanlara ekledikleri: Bundan sonra bu coğrafyada kalmak istemiyoruz. Avrupa'ya gitmek istiyoruz. Bizim kimseye karşı bir kötülüğümüz olmaz. Silahımız yoktur. 20 yıllık emeğim bir gün içinde yok oldu. Geri dönsem ya da burada kalsam 10 yıl sonra tekrar aynı şeyler yaşanacak. Babam, dedem de aynı şeyleri yaşamış. Biz herkesten yardım bekliyoruz.


Şırnak Merkez'de Yapılan Değerlendirmeler


Şırnak Devlet Hastanesi ziyaret edilerek Dr. Emrah Orkun Ateş ile görüşüldü. Polikliniğin oldukça yoğun olduğu ve iş yükünün fazla olduğu gözlenen meslektaşımız psikiyatrik yakınması olan Ezidilerin acil servise getirildiği ve kendisi tarafından değerlendirildiğini belirtti.


Şırnak'ta bulunan çadırkentlerde yapılan değerlendirmeler:

Şırnak Merkez, Cizre, Silopi ve İdil’de yaklaşık 6000 civarında Ezidi sığınmacının olduğu ve Roboski üzerinden yoğunluk azalmakla birlikte geçişlerin devam ettiği belirtildi.


Şırnak Merkez 


Çadırkenti 1:

Yol yapım şantiyesi olan merkezde Şengal'den gelen Ezidi sığınmacılar ilk olarak bu çadırkentte misafir edilmekte. Daha sonra diğer çadırkentlere nakledilmekte.

Belediye tarafından sağlanan çadırların yanısıra halen battaniyelerden yapılmış çadırlar bulunmakta. Ortak banyo ve tuvalet mevcut. Revir mevcut.








Çadırkent 2:

Şırnak merkeze 10 dk uzaklıkta kömür ocaklarının olduğu bölgede daha önceden boşaltılmış askeri karargahtan düzenlenerek oluşturulan bu çadırkentte nispeten olanaklar daha iyi. Genelde binalarda her bir aileye bir oda düşmekte. Kalorifer sistemi çalışır vaziyette. Buraya yerleşenler daha eski olduğundan barınma sorunları yanı sıra travmatik yaşantıların yarattığı sorunlar daha belirgin. Belediye tarafından bütün ihtiyaçlar karşılanmakla birlikte revirde yeteri kadar ilaç malzemesi bulunmasına rağmen hekim sıkıntısı yaşanmakta.


Ulaşım:

Şırnak merkeze araç ile 5 dakika uzaklıkta bulunmakta. Belediye tarafından şehir merkezine düzenli olarak ücretsiz servisler yapılmakta


Temel İhtiyaçlar

Gıda, kıyafet, battaniye, kış için konteyner ya da kalıcı konut.


Sağlık Hizmetleri


i- Genel Sağlık Hizmetleri


Şırnak Tabip Odası gönüllüleri ve Halk Sağlığı Müdürlüğü’nden günde bir saat olmak üzere özellikle ilk çadırkentte düzenli sağlık hizmeti verilmeye çalışılmakta. İkinci çadırkente haftada ancak bir sefer birkaç saatliğine hekim gidebilmekte.



ii- Ruh Sağlığı Hizmetleri


Herhangi bir psikososyal çalışma yapılmamış olup psikiyatrik yakınması olan kişiler devlet hastanesine götürülmekte. Psikososyal desteğe ihtiyaç olduğu belirtilmekte.


Ruh Sağlığı Sorunları:

-gelecek kaygısı

-travmatik stres belirtileri

-somatizasyon

-depresyon

             -bir kadın intihar girişimi 


12-15 Ekim 2014


Ezidi sığınmacılara yönelik alanda değerlendirme yapıldıktan sonra raporun hazırlanma sürecinde 7 Ekim tarihinde Kobani Eylemleri’nin başlaması nedeniyle bölgedeki durum hakkında yeniden değerlendirme yapılması gerekmiştir. Alanda görev yapan meslektaşlarımız ile tekrar görüşülerek Ezidilerin olaylardan nasıl etkilendiği ve psikososyal hizmetler konusunda bilgi alınmıştır:

   Kobani Eylemleri’nin başladığı gün Ezidi sığınmacılara yönelik psikososyal destek vermek ve değerlendirmelerde bulunmak üzere Batman'da bulunan Dr. Serhat Nasıroğlu ile yapılan görüşmede çadırkentlerde ilaç sıkıntısının ve hastaların sevk edilme sıkıntısının devam ettiği, sağlık hizmetlerinin halen TTB'nin gönüllü doktorları tarafından verildiği, sığınmacılarla iletişim kurabilmek için Kürtçe bilmek gerektiği, Ezidilerin kendi ülkelerindeyken de psikiyatrik tedavi arama davranışlarının olmadığı, Kobani eylemlerinden sonra Ezidi sığınmacıların sorunlarının ikinci plana düştüğü, bölge halkının Ezidilere karşı duyarlılığının azaldığı öğrenilmiştir. Türkiye'nin İŞID'e destek verdiği şeklindeki söylentilerin Kobani halkı ile yakın akrabalık bağı bulunan bölge halkında öfke uyandırdığı ve güvensizlik yarattığı, Kobani eylemleri sırasında yaşanan yıkıma, yağmalama ve saldırılara halk tarafından tepki verildiği, son üç gündür olay olmamakla birlikte gerilimin devam ettiği öğrenilmiştir. 
   Midyat Devlet Hastanesi’nde çalışan Dr. Aykut Bey ile yapılan görüşmede Kobani eylemlerinden sonra bölgede yaşamın durgunlaştığı, yavaş yavaş normalleşmeye başladığı, Mardin merkezde bulunan Ezidi kampında belediyenin psikososyal hizmet vermeye başladığı, Midyat'ta bulunan kamptan psikiyatrik desteğe ihtiyacı olanların devlet hastanesine yönlendirildiği, Kobani eylemlerinden sonra şehir güvenliğinin azalması nedeniyle yaşamın olumsuz etkilendiği, bölgede bulunan kamu personellerinin tedirgin olduğu, daha önce mecburi hizmeti tamamladıktan sonrada bölgede kalmayı planlayan kişilerin olaylardan sonra mecburi hizmeti tamamladıktan sonra istifa etmeği düşünmeye başladıkları, halkın bir kesiminin olaylara tepki verdiği, yaşanan bu olaylar ve halkın tepkisinin Ezidilerde kaygı yarattığı ve Süleymaniye'ye gidenlerin olduğu öğrenilmiştir.


Kobane saldırısı sonrası Suruç’a gelen sığınmacılarla ilgili değerlendirme yapması için Türkiye Psikiyatri Derneği Merkez Yönetim Kurulu ve Türkiye Psikiyatri Derneği Ruhsal Travma ve Afet Psikiyatrisi Çalışma Birimi adına Dr. Evindar Karabulut görevlendirilmiştir. Dr. Evindar Karabulut’un Suruç’taki sığınmacılarla ilgili raporu sonradan eklenmiştir.


TÜRKİYE PSİKİYATRİ DERNEĞİ SURUÇ’TAKİ SIĞINMACILARA YÖNELİK DEĞERLENDİRME RAPORU


Türk Tabipler Birliği’nin Hekimler Barışa Yürüyor, Kobani’de Barış Zinciri çağrısı ile 12.10.2014 tarihinde sınırda yapılan basın açıklmasına katılıp daha sonrasında bölgedeki sivil toplum örgütleri, kamu kurum ve kuruluşları ile görüşme, hastane ziyareti ve sığınmacıların durumunu tespit etmek için çadırkent ve diğer konaklama yerlerine de yerinde ziyaret yapılmıştır.


Bölgenin coğrafi ve kültürel yapısı


Suruç: Suruç Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde (Orta Fırat Bölümü), Şanlıurfa İli’nin 46'km güney batısında yer almaktadır. Suriye ile sınır teşkil eden demiryolu üzerindeki Mürşitpınar Köyü’ne 10'km. uzaklıkta ve Gaziantep-Şanlıurfa karayoluna 6 km uzaklıktadır.

2012 yılı verilerine göre 63.971 kent nüfusu 46.027 köy nüfusu toplamda 109.998 nüfus mevcuttur. Nüfusun çoğunluğunu kürtler oluşturmaktadır.


Kobani: Ayn el-Arab (Arapça: عين العرب, Kürtçe Kobanê veya Kobanî- Kubanlı) Suriye'nin Halep İli'nin, Ayn el-Arap İlçesi'nin merkezi olan şehirdir. Ayn el-Arap 54.681 kişilik bir  nüfusa sahiptir. Ayn el-Arap'ta, nüfusun çoğunluğunu Kürtler oluşturmaktadır. Aynı zamanda kentte Türkmen (%5), Arap (%5) ve Ermeni (%1) de yaşamaktadır.

Kobani, Suriyeli Kürtlerin Beşar Esad yönetiminin 2012’de askerlerini çekmesinden sonra özerklik ilan ettiği Rojava bölgesindeki üç kantondan biri olup, 2012’den bu yana PKK’nın Suriye kolu olarak bilinen Demokratik Birlik Partisi (PYD) tarafından yönetilmektedir ve PYD, 2014 başında da özerklik ilan etmiştir.

Kürt halkı Rojava’yı ve burada uyguladıkları yönetim biçimini, Beşar Esad sonrası Suriye’de talep ettikleri özerkliğin temeli olarak görmektedir. Kobani ise diğer kantonlar olan doğudaki Cizire ve batıdaki Afrin’in tam ortasında bulunmaktadır; dolayısıyla stratejik ve psikolojik önemi yüksektir. Kobani’nin düşmesi, diğer iki kanton arasındaki bağın kopması anlamına gelmektedir.

Önemli Kürt coğrafyalarından biri olan Kobani ve Suruç'un 1923'te tren hattı sınır olarak belirleninceye kadar etnik, politik ve sosyal yaşamları beraber olmuştur. 1950’de sınır bölgesi mayınla döşeninceye kadar bütün ilişkiler aynı şekilde devam etmiştir. Günümüzde de Suruç ve Kobani halkı etnik, kültürel, ekonomik, politik ve aile bağları ile halen birbirine bağlı bulunmaktadır. Bu nedenle Kobani’deki çatışmalar Suruç ve Türkiye’de hissedilmekte ve yaşantılanmaktadır.


Suruç'ta Yapılan Değerlendirmeler


Suruç’ta resmi görevli ve gönüllü olarak çalışan kurum ve kuruluşlarla görüşme planlandı.

AFAD yetkillerinden alınan bilgiye göre:

AFAD’ın göç eden bireylerin konaklama ve temel ihtiyaçları karşılanmaya yönelik ilk etapta Mürşitpınar sınırına yakın bölgede Süleyman Şah çadırkentinin kurulduğu, buranın güvenlik nedeniyle daha sonra kaldırıldığını, buradaki 7000 'e yakın kişinin yatılı bölge okuluna yerleştirildiği;

Aligör Fen Lisesi’nde 261 kişinin bulunduğu ve bu kişilerin güvenlik nedeniyle gözaltında olduğunu ve yasal sürecin devam ettiği (14.10.2014 tarihinde 61 kişinin sınır dışı edildiği);

AFAD’ın resmi kayıt alarak işlem yaptığını ve göç eden bireylerin resmi kayıt yaptırmak istemediği için kesin rakamın bilinmediği;

AFAD’ın şu an için çadırkent yada konteyner gibi konaklama ihtiyaçlarını giderecek çözümler için planlama aşamasında olduğu;

Henüz resmi karar alınmamakla birlikte konteyner kent kurulumu için planlama yapılmaya başlandığı öğrenilmiştir.


SES yetkilisi Fikret ÇALAĞAN ile yapılan görüşmede:

Şehirde üç çadırkent bulunduğu, çadırkent organizasyonunu Suruç Belediyesi ve diğer bölge belediyelerin yaptığı;

AFAD’ın sağlık organizasyonu olmadığı için SES olarak gönüllü çağrısı yaptıklarını ve sağlık hizmetlerinin yerel kaynaklar ve gönüllüler yolu ile Amara Kültür Merkezi’nde verildiği;

Her sabah durum tespiti ve planlama yapıldığı ve ellerindeki sınırlı imkanlarla çadır kentler, köyler ve şehir içindeki bireylere destek olmaya çalıştıkları;

Amara Kültür Merkezi'nde eczane ve poliklinik hizmeti verildiği;

Çadırkentlere hizmetin gönüllü aile hekimleri ve görevli aile hekimlerince verildiği;

Devlet hastanesinde bölge tabip odalarıyla birlikte sağlık organizasyonu yapıldığı, gönüllü hekimler ile Rojava’dan gelen acil yaralılara ve Suruç halkına hizmet vermeye çalıştıkları;

Suruç halkının varolan çatışmalar nedeniyle endişeli ve gergin olduğu;

Güvenlik görevlilerinin dönem dönem ilçede sergilediği sert müdahaleler nedeniyle gerginliğin arttığı öğrenilmiştir.


Belediye Eş Başkanı Zuhal EKMEZ ile yapılan görüşmede:


Şehirde; Rojava, Kobani ve Arin Mirkan (Bulgurlu) çadırkentlerinin olduğunu ve tahmini 7 bin kişinin burada yaşadığı;

Çadırkentlerin birçok eksiğinin olduğunu ve ellerindeki olanaklarla bu eksikliklerin giderilmeye çalışıldığı;

Şehir merkezinde 30 bin civarı göç eden birey olduğunu, belediyenin bütün tesislerinin konaklama için tahsis edildiği;

Yas evleri, cami ve diğer toplu kullanım alanlarının zorunlu göç edenlerin kullanımına açıldığı;

Bireylerin çoğunun akraba ve yakınlarının yanına yerleştiği;

Suruç’a ait köylerde 17 bin civarı göç eden birey olduğu;

Zorunlu göç eden bireylerin temel ihtiyaçlarının karşılanması ve sürdürülmesinde bile zorluk yaşandığı;

Güvenlik güçlerinin sert müdehalesinden dolayı bölge insanının tedirginliğinin daha da arttığı öğrenilmiştir.



Aile Hekimi Bülent YAŞAR ile yapılan görüşmede:


Göç eden bireylerin sağlık ihtiyacını karşılamaya çalıştıkları;

Popülasyonun kalabalık ve dağınık olması nedeniyle, riskli gruplara ulaşma konusunda güçlük yaşadıkları;

Belediye dışındaki kamu kurum ve kuruluşlarının destek vermemesi nedeniyle organizasyon ve ulaşım konusunda sıkıntı yaşadıkları;

Kendi ailesi dahil Suruç’taki birçok kişinin öncelikle akut stres bozukluğu ile uyumlu belirtiler gösterdiği,

Çadırkentlerde tuvalet, banyo ve hijyenle ilgili ciddi eksikliklerin olduğu ve bunların ilerde salgın hastalık oluştuma riski taşıdığı;

Çocuklarda aşılama, beslenme ve bakımla ilgili eksiklerin olduğu öğrenilmiştir.


Diyarbakır Tabib Odası Başkanı Dr. Cengiz GÜNAY ile yapılan görüşmede:


Olayların başladığı ilk günlerde Kobani’deki yaralılara ulaşma ve transferde ciddi sıkıntılar yaşandığı, keyfi uygulamalar ile yaralıların taşınmasının engellendiği;

Yapılan görüşmeler sonrası şu an bu uygulamanın görülmediği ve hastaların ulaşımı ile ilgili sıkıntı olmadığı;

Kriz masasının kurulmadığı, sağlık ile ilgili bütün organizasyonun günüllü Tabip Odası üyeleri ve SES ‘in katkıları ile yürütüldüğü;

Dönem dönem hekim ihtiyacı olmakla birlikte, şu an itibariyle (14.10.2014) hekim ihtiyacının olmadığı, Şanlıurfa’dan geçici görevlendirme ve gönüllü hekimler ile acil müdehale ve hasta sevkinin sağlandığı;

Çadırkentlerde ve diğer barınma yerlerinde insani ihtiyaçların karşılanamadığı;

Temel sağlık hizmetlerinin sağlanmasında güçlüklerin olduğu;

Gönüllü hekimlerin çoğunda aşırı iş yükü nedeniyle tükenmenin yaşandığı;

Özellikle yerel sağlık çalışanlarına çok fazla işgücü düştüğünü ve bunun da aşırı işyükü ile sağlık çalışanlarında tükenmişlik duygusunun arttığı öğrenilmiştir.


Çadırkent Nüfusu ve Özellikleri:

Çadırkentlerde çoğunluğu çocuk ve kadınlar olmak üzere yaklaşık 7000 kişi kalmakta. Ziyaret edilen iki çadırkentte, çadırların sadece barınma amaçlı olduğu, ısınma, elektrik, su vb. temel insani ihtiyaçların karşılanamadığı gözlenmiştir. Görüşülen bireylerin çoğunda akut stres bozukluğuyla uyumlu bulguların olduğu görülmüştür. Özellikle devlet görevlilerine güvenmediklerini, bu nedenle kayıt yaptırmak istemediklerini vurgulamışlardır. IŞİD’in kendilerine saldırmasında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin silah ve lojistik destek sağlamasının rol oynadığını belirtmişlerdir. Erkeklerin çoğunluğunun halen Kobani'de ya da Kobani’ye yakın yerlerde olduğunu ve yaşamlarından endişe edildiğini diğer aile bireyleri belirtmiştir. Kendi ortamlarından ayrılmak istemediklerini, güvenli ortam sağlandığında yurtlarına dönmek istediklerini vurgulamışlardır.


Fiziki Koşullar:


Çadırkentlerde çadırlar, yazlık çadır olarak kurulduğu, alt yapı ve temel ihtiyaçları giderecek olanakların olmadığı; elektirik, su, banyo, tuvalet, yatak, ısınma gibi temel ihtiyaçların karşılanamadığı gözlenmiştir.


Yaklaşık 7000 kişi çadırda kalırken göçmenlerin çoğunluğu şehir ve köydeki akrabalarında kalmaktadır.


Temel İhtiyaçlar:


Gıda ve çadır ihtiyacı bölge belediyeleri tarafından karşılanmakta ancak çadırkentte kalan kişi sayısı kapasitenin üzerinde olduğu için gıda ve çadır yetersizliği yaşanmaktadır. Kış aylarında çadırlarda barınmanın mümkün olmaması nedeniyle konteyner/kalıcı konut ihtiyacı mevcut bulunmakta. Belediye kaynaklarının sınırlı olması nedeniyle, uzun dönemde yetersiz kalacağı, devlete ait diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, sivil toplum örgütlerinin desteğine ihtiyaç olduğu gözlenmiştir.


Sağlık Hizmetleri:


i-Genel Sağlık Hizmetleri

Çadırkentte sağlık hizmetleri gönüllü doktorlar tarafından verilmekte. İlaç ihtiyacı Amara Kültür Merkezi’ndeki eczanede, Eczacılar Odası tarafından karşılanmakta.

Sağlık Bakanlığı tarafından 24 saatlik görevlendirmeler sadece hastane için yapılmakta, bunun dışında temel sağlık hizmetleri sağlanamamakta.

Suruç Devlet Hastanesi’nde geçici görevle gelen ve gönüllü olarak destek veren hekimler çalışmakta.

İhtiyaç tespiti ve organizasyon bölge tabiP odaları ve gönüllü hekimlerin katkılarıyla sürdürülmekte. Temel sağlık hizmetleri ( aşılama, gebe takibi, çocuk takibi, beslenme, kadın sağlığı gibi ) gönüllü aile hekimleri, bölge Tabip Odaları hekimleri, SES gönüllüleri tarafından sağlanmaktadır.


ii- Ruh Sağlığı Hizmetleri


Psikososyal gereksinim belirlemeye yönelik bir çalışma yapılmamıştır. Bu ihtiyaçları giderecek organizasyon veya planlama yapılmamıştır.

Başlıca gözlenen sağlık sorunları:

—Akut stres bozukluğu, depresyon, yas reaksiyonu, somatik yakınmalar, konversiyon, ağlama, mutsuzluk, insanlara karşı güvensizlik, travmatik stres belirtileri


Sonuç

   Suruç’ta yapılan değerlendirmeler sonucunda 2011 yılında başlayan Suriye iç savaşı ile birlikte bölgeye göçün giderek arttığı ve bunun bölgede kültürel, ekonomik ve sosyal sorunlara yol açtığı gözlenmiştir. 2014 yılında IŞİD terör örgütü tarafından bölge halkına yönelik soykırım uygulanması sonucunda 50 bin civarı bireyin göç etmek zorunda kaldığı, göç edenlerin bölge halkı tarafından sahiplenildiği görülmüştür.  Bölgenin sosyoekonomik düzeyinin düşük olması, son yıllardaki göç olayları nedeniyle bölge kamu kuruluşları ve belediyelerinde ekonomik güçlükler yaşanmasına neden olmuştur. Göçmenlerin kaldığı çadırkent ve kamplarda temel ihtiyaçların karşılanmasında güçlükler yaşandığı gözlenmiştir.

Göçmenlerin çoğunluğu kamu kurum ve kuruluşlarına güvenmemekte ve bu nedenle AFAD ve diğer organizasyonlara başvurmamakta. Sadece bölge belediyeleri ve Suruç halkına güvenmekte. Ayrıca göçmenler çatışma ortamı durduğunda döneceklerini ve Suruç’ta kalıcı olmak istemediklerini belirtmiştir.

Bölgede bulunan çadırkent ve konaklamının yapıldığı yerlerin hemen hemen hiçbirinde psikososyal çalışma yürütülmediği görülmüştür. Gerek ulusal gerekse uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından savaş travmasına maruz kalarak ülkemize sığınan Kobanililer başta olmak üzere tüm göçmenlerdeki travma ve temel ihtiyaçlara yönelik yeterli derecede destek olunmadığı gözlenmiştir.


Dr. Evindar Karabulut























Sonuç ve Öneriler:


Diyarbakır, Batman, Mardin, Şırnak ve sonrasında Suruç’ta yapılan değerlendirmeler sonucunda 2011 yılında başlayan Suriye iç savaşı ile birlikte bölgeye göçün giderek arttığı ve bunun bölgede kültürel, ekonomik ve sosyal sorunlara yol açtığı gözlenmiştir. 2014 yılında IŞİD terör örgütü tarafından Ezidilere yönelik soykırım uygulanması sonucunda Uludere (Roboski) ve Silopi üzerinden ülkemize sığınan 29.000'in üzerinde Ezidi, bölge halkı tarafından sahiplenilmekle birlikte bölgenin sosyoekonomik düzeyinin düşük olması, son yıllardaki göç olayları nedeniyle bölge kamu kuruluşları ve belediyelerinde ekonomik güçlükler yaşanması nedeniyle Ezidilerin kaldığı çadırkent ve kamplarda temel ihtiyaçların (besin, sağlık, barınma) karşılanmasında güçlükler yaşandığı, psikososyal faaliyetlerin yok denecek kadar az olduğu gözlenmiştir. Bölgeye göç 'eden' Ezidi sığınmacıların temel talepleri Avrupa’ya gitmek şeklinde olduğundan bu taleplerin karşılanmaması nedeniyle sık sık kamp değiştirdikleri gözlenmiştir. Göç sorunun bölge düzeyinde kalmayacağı ve özellikle Avrupa ülkelerine kaçak da olsa bir şekilde gitme çabalarının olacağını düşünmekteyiz. Dolayısıyla bu sığınmacı sorununun ulusal bir sorun olmaktan çıkıp uluslararası bir sorun haline gelebileceği muhtemeldir. Bu yüzden sığınmacılara yönelik yardımın uluslararası düzeyde özellikle Bileşmiş Milletler’in olduğu bir yapı içinde hızlıca yapılması gerektiği kanaatindeyiz. Ezidi halkının içe kapanık, sakin, saldırgan olmayan yapısı nedeniyle bölgede sorun yaşanmadığı, halk tarafından desteklenilmeye çalışıldığı ancak Ezidi halkının mesleki sanatlarının olmaması nedeniyle göç ettikleri bölgelerde iş bulmakta güçlük çektikleri, yeni yaşam koşullarına uyum sağlamakta güçlük yaşadıkları gözlenmiştir. Bölgenin sosyopolitik yapısının da Ezidi sığınmacıların durumunu etkilediği gözlenmiştir.

Bölgede bulunan kampların hemen hemen hepsinde psikososyal çalışma yürütülmediği, gerek ulusal gerekse uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından savaş travmasına maruz kalarak ülkemize sığınan Ezidiler başta olmak üzere tüm göçmenlere travmaya karşı yeterli derecede destek olunmadığı gözlenmiştir.


Öneriler:

  • Maruz kalmış oldukları travmaya bağlı olarak temel güven duygusu sarsılan Ezidilerin devlete ve diğer insanlara karşı temel güven duygularının yeniden inşası için can, inanç ve mal güvenliklerinin sağlanması, temel gereksinimlerinin karşılanması, psikososyal destek verilmesi, kendi vatanlarına dönmek isteyen Ezidilerin savaş ortamı sona erinceye kadarki sürede eğitim, barınma, sağlık, meslek gibi gereksinimlerinin karşılanması için diğer devletlerden ve uluslararası yardım örgütlerinden destek alınması, Suriye ve Irak'ta bir an evvel barış ortamının sağlanarak yurtlarına dönmek isteyen kişiler için güvenli ortamın sağlanması, 73. kez soykırıma uğrayan ve gelecek tarihte tekrar soykırıma uğrama kaygısı yaşadıkları için şu anda ülkelerine dönmek istemeyen Ezidilere yönelik planlamanın yapılması ve bu kişilerin mümkün olan en iyi şekilde topluma uyumunun sağlanması için girişimlerde bulunulması gerekmektedir.



Plan:

Kısa Vadeli:

  • Ezidiler, Suriye ve Irak'tan göç eden sığınmacıların besin, barınma, sağlık gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması, yaşadıkları travmanın etkilerini en aza indirmek için gerekli psikososyal gereksinimlerin karşılanması için devlet kurum ve kuruluşları, belediyeler, sivil toplum örgütlerine yönelik duyarlılık artırma ve savaştan etkilenen kişilere acil yardım ulaştırılması için aktive etme amacı ile girişimlerde bulunulması
  • Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği ile birlikte psikososyal müdahale planı oluşturulması
  • Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve AFAD ile görüşmeler yapılarak Ezidilerin durumu ve psikososyal gereksinimler ile ilgili raporun iletilmesi ve psikososyal hizmet verilmesi için çağrı yapılması,
  • Sağlık Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile işbirliği yapılarak Türkiye Psikiyatri Derneği gönüllülerinin bölgede psikososyal hizmet vermesinin sağlanması,
  • Türkiye İnsan Hakları Vafkı, TTB gibi diğer STK'lar ile işbirliği yapılması
  • Savaş nedeniyle göç etmek zorunda kalan insanlara acilen yardım ulaştırılması ve savaşın sonlandırılması için girişimlerde bulunulması için uluslararası kamuoyunun farkındalığını artırıcı girişimlerde bulunulması

Orta ve Uzun Vadeli:

  • Bölgedeki ruh sağlığı çalışanlarının sayısının artırılması için girişimlerde bulunulması
  • Ruh sağlığı çalışanlarına yönelik ruhsal travma ve afet psikiyatrisi eğitimleri düzenlenmesi


Uzm. Dr. Feyza Çelik
TPD RTAPÇB Eş Koordinatörü
Uzm. Dr. Şahut Duran
TPD MYK Örgütlenme Sekreteri




Raporlar.jpg
Raporlar

Konuya Göre: Türkiye · Suriye · Yunanistan · Avrupa · Ortadoğu · Afrika · Asya · LGBTQ+ · İklim Mültecileri
Yıllara Göre: 1989 · 1999 · 2000 · 2001 · 2002 · 2003 · 2004· 2005 · 2006 · 2007 · 2008 · 2009 · 2010 · 2011 · 2012 · 2013 · 2014 · 2015 · 2016 · 2017 · 2018 · 2019 · 2020 · 2021 · 2022 · 2023