N.M. / Türkiye

madde14 sitesinden
Jaakpaat (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 08.48, 27 Nisan 2016 tarihli sürüm (1 revizyon içe aktarıldı)
(fark) ← Önceki hâli | En güncel hâli (fark) | Sonraki hâli → (fark)
Şuraya atla: kullan, ara

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi · AİHM Kararları · Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İçtüzüğü

N.M. / Türkiye
Aihmlogo.jpg
Başvurucu N.M.
Davalı Ülke Türkiye
Başvuru No 42175/05
Karar Tarihi 18 Mart 2008
Kaynak http://www.inhak-bb.adalet.gov.tr/aihm/karar/n.m15.05.2008.doc


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı

N.M. /Türkiye Davası

Başvuru No: 42175/05

18 Mart 2008

Kayıttan Düşme


OLAYLAR


N.M. isimli başvuran 1969 doğumlu bir İran vatandaşıdır ve Kastamonu’da ikamet etmektedir. Başvuran, AİHM huzurunda New York Barosu avukatlarından D. Abadi tarafından temsil edilmektedir.


Taraflarca sunulduğu şekliyle dava olayları şöyle özetlenebilir.


23 Ağustos 2002 tarihinde, başvuran ile oğulları yasadışı yollardan Türkiye’ye girmişlerdir.


Başvuranın vermiş olduğu bilgiye göre, başvuranın babası 1986 yılında başvuranın erkek kardeşini vurmuş ve öldürmüş, sonrasında da hapse girmiştir. Babası hapishanedeyken başvuranın ailesi maddi sıkıntılarla karşılaşmış ve başvuranın annesi fahişelik yapmaya başlamıştır. 1990 yılında, başvuranın annesi polis tarafından yakalanmış ve zinadan suçlu bulunmuştur. Ekim 1990’da taşlanarak öldürülmüştür. Bu sırada başvuran evli olup bir erkek çocuğu bulunmaktadır. Bu olaylardan sonra eşi başvuranı terk etmiştir. Başvuran, annesinin ölümünün ardından ruhsal bunalım geçirmiştir. Başvuranın iki erkek kardeşi ile kız kardeşi intihar etmiştir. Bu arada, başvuranın babası hapishaneden çıkmıştır. Başvuran, kendisini sürekli olarak taciz eden babası ile birlikte yaşamaya başlamıştır. Başvuranın babası yeniden evlenmiş ve başvuranı üvey annesinin babası ile evlenmeye zorlamıştır. Bu evlilikten başvuranın bir erkek çocuğu daha olmuştur.


Başvuran ile oğulları Van’a geldiğinde, başvuran bir kaçakçıdan sahte evrak temin etmiş ve bu evraka dayanarak polise kaydolmuştur. Başvuran daha sonra Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne sığınma hakkı talebinde bulunmuştur. Başvuranın sığınma talebi, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından reddedilmiştir.


Başvuran, 2004 yılında Türkiye’den ayrılmıştır. Hükümet, başvuranın kendi rızası ile ayrıldığını ileri sürerken, başvuran yasadışı olarak sınır dışı edildiğini iddia etmiştir. Başvuran İran’a geldiğinde, İran polisi tarafından zulme maruz bırakılmamış, ancak yasadışı yollarla İran’dan ayrıldığı için para cezasına çarptırılmıştır. Bu olaydan kısa bir süre sonra, başvuran yeniden yasadışı yollarla Türkiye’ye girmiştir. Van’da polis tarafından yakalanmış ve tekrar sınır dışı edilmiştir. Bu kez, başvuran İran sınırına geldiğinde, İran İstihbarat Servisi tarafından yakalanmıştır. Başvuran, Türk makamları için casusluk yapmakla suçlanmış ve iddiaya göre kötü muamele görmüştür. Başvuranın anlattığına göre, kefaletle tahliye edilmeden önce 27 gün boyunca alıkonmuştur.


* Dışişleri Bakanlığı Çok Taraflı Siyasî İşler Genel Müdürlüğü tarafından Türkçe’ye çevrilmiş olup, gayrıresmî tercümedir.

Başvuran ile oğulları, 19 Aralık 2004 tarihinde yeniden Türkiye’ye kaçmıştır. Sahte pasaportu olduğundan dolayı başvuran sınırda kaydolmamıştır. Bu kez, Van yerine Kütahya’ya gitmiştir. Mülteci statüsü için yeniden Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne başvurmuştur.


2005 yılının sonuna doğru, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği başvuranın davasını yeniden açmaya karar vermiştir. 21 Ekim 2005 tarihinde, başvuran polis tarafından yakalanmıştır. Dosyasının Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği makamları tarafından incelenmekte olduğunu polise anlattıktan sonra serbest bırakılmıştır. 2005 yılının Kasım ayının başında, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği başvuranla görüşmüştür.


17 Kasım 2005 tarihinde, Kütahya polisi başvuranla iletişime geçmiştir. Başvurana Van’a –Türkiye’ye yasa dışı yollardan girdiği sınıra- gitmesi söylenmiştir.


Aralık 2005’te başvuran Van’a geri dönmüştür.


30 Ocak 2006 tarihinde, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği başvuranın talebini reddetmiştir. Bu karar, 23 Mart 2006 tarihinde başvurana tebliğ edilmiştir.


AİHM ÖNÜNDEKİ USUL


Başvuran, 25 Kasım 2005 tarihinde başvurusunu AİHM’ye sunmuştur. AİHM, 28 Kasım 2005 tarihinde AİHM İçtüzüğü’nün 39. maddesini uygulamaya karar vermiştir.


Başvuranın avukatı, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin 23 Şubat 2007 tarihinde başvuran ile oğullarına mülteci statüsü verdiğini 28 Mart 2007 tarihli bir mektup ve faks mesajı ile AİHM’ye bildirmiş ve başvuran ile oğullarının “Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Mülteci Sertifikalarının” kopyalarını sunmuştur.


Hükümet, İçişleri Bakanlığı’nın 27 Nisan 2007 tarihinde başvuran ile oğullarına 18 Ağustos 2007 tarihine kadar -üçüncü bir ülkeye yerleşinceye kadar- geçerli oturma izni verdiğini 4 Haziran 2007 tarihli bir mektupla AİHM’ye bildirmiştir.


Hükümet, 12 Eylül 2007 tarihinde başvuran ile oğullarının oturma izinlerinin 17 Ağustos 2008 tarihine kadar uzatıldığını 11 Ekim 2007 tarihli bir mektupla AİHM’ye bildirmiştir.


ŞİKAYETLER


Başvuran, sınır dışı edilme riski altında bulunduğu ve İran’a dönmesi halinde hem İran makamlarından hem de ailesinden zulüm göreceğini ileri sürmüş ve bu şikayetini AİHS’nin 3. ve 13. maddelerine dayandırmıştır.


HUKUK


Başvuran, İran’a zorunlu dönüşünün AİHS’nin 3. ve 13. maddelerince güvence altına alınan haklarını ihlal edeceği konusunda şikayetçi olmuştur.


AİHM, başvuran ile oğullarına üçüncü bir ülkeye yerleşene kadar 17 Ağustos 2008 tarihine kadar geçerli yenilenebilir oturma izni verildiğini kaydetmektedir. Bu nedenle, başvuran şu anda sınır dışı edilme konusunda direkt risk altında değildir ve sınır dışı edilmeye maruz bırakılmadığı için de 3. maddeye aykırı bir risk sözkonusu değildir.


Bu şartlarda, AİHM, AİHS’nin 37. maddesinin 1 (a) bendi anlamı dahilinde, artık başvuruyu incelemeye devam etmenin haklı bir gerekçesi olmadığı kararına varır (Carmen Emilia Rojas Arenas / Hollanda, no. 1989/07). Ayrıca AİHM, in fine 37/1 madde uyarınca, AİHS ve Protokollerinde tanımlandığı şekliyle insan haklarına saygıya ilişkin olarak, başvurunun incelenmesine devam edilmesini gerektiren hiçbir özel koşul tespit etmemektedir. Dolayısıyla, AİHM, AİHS’nin 29/3 maddesi ile AİHM İçtüzüğünün 39. maddesinin artık davaya uygulanmaması ve davanın kayıttan düşürülmesi gerektiği kararını verir.


BU GEREKÇELERE DAYALI OLARAK AİHM, OYBİRLİĞİYLE,


Başvurunun kayıttan düşürülmesine karar vermiştir.



Hukuki metinler.jpg
Hukuki Metinler

Ulusal Mevzuat · Uluslararası Sözleşmeler ve ilgili mevzuat · AİHM Kararları · BMMYK Kılavuz İlkeleri · BMMYK EXCOM Kararları · Türkiye İlerleme Raporları · BM İnsan Hakları Kitapçıkları · Geri Kabul Anlaşmaları · TBMM Genel Kurul Tutanakları · TBMM Soru Önergeleri