Maher Muhilddin Gazel Al Shamsi / Türkiye

madde14 sitesinden
Jaakpaat (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 08.48, 27 Nisan 2016 tarihli sürüm (1 revizyon içe aktarıldı)
(fark) ← Önceki hâli | En güncel hâli (fark) | Sonraki hâli → (fark)
Şuraya atla: kullan, ara

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi · AİHM Kararları · Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İçtüzüğü

Maher Muhilddin Gazel Al Shamsi / Türkiye
Aihmlogo.jpg
Başvurucu Maher Muhilddin Gazel Al Shamsi
Davalı Ülke Türkiye
Başvuru No 13919/08
Karar Tarihi 22 Haziran 2010
Kaynak http://eski.ankarabarosu.org.tr/Aihm.aspx?Type=Detail&id=907


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı

Maher Muhilddin Gazel AI SHAMSI – Türkiye

(Başvuru no. 13919/08)

Kabuledilebilirliğe İlişkin Karar

22 Haziran 2010



OLAYLAR


DAVA OLAYLARI VE AİHM ÖNÜNDEKİ YARGILAMA


Başvuran Maher Muhilddin Gazel Al Shamsi 1966 doğumlu bir Mısır vatandaşı olup Eskişehir’de ikamet etmektedir. Başvuran, AİHM önünde, İstanbul Barosu avukatlarından A. Baba tarafından temsil edilmiştir.



Başvuran, Mısır’da terör örgütü üyesi olmakla suçlandığını iddia etmektedir. Başvuran, 1991 yılında cezaevinden kaçarak ülkeyi terk etmiştir. Başvuran, sırasıyla Ürdün, Suriye ve Lübnan’da yaşamıştır. Başvuran, Beyrut’ta iken BMMYK’dan mülteci statüsü talebinde bulunmuş, ancak talebi reddedilmiştir. Başvuran, 9 Eylül 2007 tarihinde Türkiye’ye kaçmıştır.



Başvuran, 16 Kasım 2007 tarihinde Hatay’da yakalanmıştır. Başvuran, AİHM önünde, yakalandığı sırada sığınma taleplerinin dikkate alınmadığını iddia etmiştir. Hükümet, başvuranın başlangıçta sığınma talebinde bulunmadığını ileri sürmüştür. Başvuran, ulusal makamlar önünde, ekonomik nedenlerden dolayı Mısır’dan ayrıldığını ve iş bulmayı amaçladığı İstanbul’a gelebilmek için insan kaçakçılarına para verdiğini ifade etmiştir. Hükümet, görüşlerini desteklemek üzere, başvuranın yakalandığı gün verdiği ifadeyi sunmuştur. Söz konusu belgede, diğer hususlar meyanında, başvuranın ve çevirmenin imzası bulunmaktadır.



Başvuran, 18 Şubat 2008 tarihinde, BMMYK’nın Türkiye Ofisi ile birlikte çalışan bir avukatla iletişime geçmiş ve sığınma talebinin reddedildiğini ifade etmiştir. Başvuran, 5 Mart 2008 tarihinde, BMMYK’nın Ankara Ofisi ile iletişime geçmiş ve kendisine mülteci statüsünün tanınmasını talep etmiştir.



Başvuran, 20 Mart 2008 tarihinde, AİHM İçtüzüğü’nün 39/1 maddesi uyarınca, AİHM’den ihtiyati tedbir kararı alınmasını talep etmiştir. Başvuran, Mısır’a sınır dışı edilmesi halinde adil olmayan bir şekilde yargılanabileceğini, cezaevine konularak kötü muamele görebileceğini ve hatta ölüm riskiyle karşı karşıya kalabileceğini iddia etmiştir. Başvuran, bu bağlamda, AİHS’nin 2, 3, 5 ve 6. maddelerini öne sürmüştür. Aynı gün, AİHM, yeni bir bildiriye kadar ihtiyati tedbir konulmasına karar vermiştir. Hükümet’ten bazı sorulara cevap verilmesi istenmiş ve her iki taraftan da ilgili belgeleri sunmaları talep edilmiştir.



25 Mart 2009 tarihinde, BMMYK başvuran ile görüşmüştür. Mülteci statüsünün değerlendirilmesine ilişkin işlemler BMMYK önünde halen derdesttir.



25 Mart ve 9 Nisan 2008 tarihlerinde, başvuran, sırasıyla İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne ve İstanbul Valiliği’ne sığınma talebinde bulunmuştur.



5 Mayıs 2008 tarihinde, makamlar, bir çevirmen aracılığıyla başvurana Eskişehir’de geçici ikamet izni verildiğini bildirmiştir. Dava dosyasında yer alan bilgiye göre, başvuranın Suriye’de bulunan eşi ve çocukları Eskişehir’e gelmişler ve 20 Haziran 2008 tarihinde BMMYK tarafından kendilerine sığınmacı belgesi verilmiştir.





HUKUK


AİHM, başvuranın Mısır’da terör örgütüyle bağlantısı olduğu, cezaevine konduğu ve 1991 yılında kaçtığı veya Mısır’daki makamlar tarafından aranmakta olduğu yönündeki iddialarını desteklemek üzere herhangi bir delil ortaya koymadığını kaydeder. Bu bağlamda, AİHM, başvuranın mülteci statüsü verilmesi yönündeki talebinin BMMYK Türkiye Ofisi önünde halen derdest olmasına rağmen, BMMYK Beyrut Ofisi tarafından reddedildiğini hatırlatır.



AİHM, ayrıca, Türkiye’deki sığınma işlemleri sonlanıncaya kadar başvurana, eşine ve çocuklarına yenilenebilir ikamet izni verildiğini gözlemlemektedir. Bu nedenle, başvuran şu anda sınır dışı edilme riski altında bulunmamaktadır; dolayısıyla, AİHS’ye aykırı muamele görme riski de söz konusu değildir. Sonuç olarak, AİHM, başvuranın AİHS’nin 3. maddesine aykırı muamele görme riskinin artık söz konusu olmadığına karar verir (mutatis mutandis, N. M. / Türkiye, no. 42175/05; Carmen Emilia Rojas Arenas / Hollanda, no. 1989/07).



Yukarıda belirtilenler ışığında AİHM, bu şikayetin AİHS'nin 35. maddesinin 3 ve 4. paragrafları uyarınca, açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle reddedilmesi gerektiğine karar vermiştir.



AİHM, ayrıca, AİHM İçtüzüğü’nün 39. maddesi uyarınca daha önce aldığı ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verir.



Bu nedenlerle AİHM oybirliğiyle, başvuruyu kabuledilemez olarak ilan etmiştir