Kaos GL - Tekin Olmayı Beklerken: LGBTİ Mültecilerin Ara Durağı Türkiye
Kaos GL tarafından hazırlanan ve Ağustos 2016 tarihinde yayınlanan "“Tekin Olmayı” Beklerken: LGBTİ Mültecilerin Ara Durağı Türkiye" başlıklı raporun giriş bölümünü aşağıda bulabilirsiniz.
Raporun Türkçe tam metni için tıklayınız.
RAPORUN GEREKÇESİ ve ÖZET BULGULAR
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma (Kaos GL) Derneği 1994 yılında lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve intersekslere yönelik şiddet ve ayrımcılığa karşı mücadele etmek ve LGBTİ’lerin yaşadıkları sorunlara karşı dayanışma oluşturmak amacıyla kurulmuştur.
Kaos GL Derneği 2007 yılından bu yana İnsan Hakları Programı kapsamında
mülteci hakları çalışmalarını yürütmektedir. Bu kapsamda LGBTİ
mültecilere hukuki ve sosyal danışmanlık verilmekte, LGBTİ mültecilerin
katılımcı olduğu ve sorunların tartışıldığı çalıştaylar gerçekleştirilmekte,
alandan elde edilen bilgiler ışığında lobi ve savunuculuk faaliyetleri
yürütülmektedir.
Ayrımcılık temelleri birbirinden keskin çizgilerle ayrılmaz. Aksine ayrımcılık
iç içe geçtikçe ağırlaşan bir pratiğe sahiptir. Bu nedenle bu temellerin
kesiştiği alanlardaki gruplar ayrımcılık ve nefrete çok daha yoğun bir
şekilde maruz kalırlar. LGBTİ mülteciler bu kesişim alanlarında yer alan
en dezavantajlı gruplar arasındadır. Buna rağmen LGBTİ mültecilerin
yaşadıkları sorunlar ile özel ihtiyaçları ve hassasiyetleri gerek devlet
gerekse sivil toplum tarafından yeterince dikkate alınmamaktadır.
LGBTİ mülteciler CYCKİD’leri nedeniyle maruz kaldıkları ayrımcılık ve
şiddetten kaçarak Türkiye’ye ulaşmaktadır. Ancak Türkiye’de de LGBTİ
mültecilere yönelik ayrımcılık, nefret, damgalama ve marjinalleştirme
katlanarak devam etmektedir. Türkiye’de bulundukları süre zarfında,
kendi toplumları içerisinde homofobik ve transfobik şiddetin hedefi iken
Türkiye’deki resmi kuruluşlar ve yerel halk tarafından bu şiddete ırkçılık
ve yabancı düşmanlığı da eklenmektedir. Bu nedenle LGBTİ mülteciler,
mültecilerin kendi aralarındaki dayanışma ağlarına dahil olamadıkları
gibi Türkiye’deki resmi kurumlar ve sivil toplum tarafından sağlanan
yardımlardan faydalanamamaktadır ya da bu hizmet ve yardımlardan
faydalanırken homofobik ve transfobik söylemlere maruz kalmaktadır.
Bu rapor ile amaçlanan statü alıp üçüncü ülkeye yerleştirilene kadar
Türkiye’de ayakta kalmaya çalışan İranlı LGBTİ mültecilerin uydu kentlerdeki
günlük yaşam, temel haklara erişim konusunda, resmi kurumlarda ve
sosyal hayatta maruz kaldıkları ayrımcılığa ışık tutmaktır. Bu kapsamda
beş farklı uydu kentte İranlı LGBT mültecilerle derinlemesine mülakatlar
yapılmış, söz konusu uydu kentlerdeki İl Göç İdaresi Müdürlükleri, barolar
ve yerel STK’lar ile LGBTİ mültecilerin durumuna ilişkin görüşmeler
gerçekleştirilmiştir.
Yapılan görüşmelerde İranlı LGBT mültecilerin ortaklaşan sorunları olsa
da özellikle haklara erişim ve resmi kurumlarla iletişim konusunda uydu
kentlerde farklı uygulamaların olması nedeniyle sorunların da farklılaştığı
tespit edilmiştir.
Görüşme yapılan LGBT mültecilerin tamamı uydu kentlerde diğer İranlı
mülteciler ya da yerel halk tarafından sözel şiddet ve tacize maruz kaldıklarını,
yarısından fazlası ise fiziksel şiddete maruz kaldıklarını belirtmiştir. Özellikle
trans kadınlar görünürlük nedeniyle her sokağa çıktıklarında bakışlarla ya
da sözel olarak taciz edildiklerini söylemiştir. Sokaktaki şiddet Kayseri gibi
muhafazakar şehirlerde daha yoğun yaşandığı ve LGBT mültecilerin yerel
halk tarafından Türkiyeli LGBT’lere oranla çok daha fazla homofobik ve
transfobik şiddetin hedefi olduğu tespit edilmiştir.
LGBT mültecilerin tamamı uzun bekleme süreleri nedeniyle mağdur
olduklarını ifade etmiştir. Özellikle herhangi bir maddi gelirleri olmadığı
için ekonomik olarak çok sıkıntı çektiklerini, Türkiye’de yasal olarak
çalışamadıkları için kayıt dışı ağır koşullarda çalıştıklarını, trans mülteciler
ise görünürlük nedeniyle iş bulamadıklarını ifade etmiştir. Bazı trans
mülteciler çalışabilmek için kimliklerini değiştirdiklerini ve bu durumun
psikolojilerini oldukça etkilediğini söylemiştir. İş bulabilen mülteciler ise
ifşa oldukları zaman işlerini kaybettiklerini ya da işyerinde taciz edilip
ayrılmak zorunda kaldıklarını ve paralarını alamadıklarını belirtmiştir.
Görüşme yapılan mültecilerin tamamı barınma konusunda sorun
yaşadıklarını, bu konuda kendilerine hiçbir resmi danışmanlık
sağlanmadığını, kendilerinden önce gelen İranlı LGBT mültecilerin barınma
konusunda yardımcı olduğunu belirtmiştir. Mülteci oldukları için daha
yüksek kira ödemek zorunda olduklarını ve bir evi birkaç kişi paylaştıklarını
söylemişlerdir. Trans mülteciler kendilerine ev verilmediği, ev bulsalar bile
çok daha fazla kira ödemek zorunda olduklarını, eşcinsel mülteciler ise
ifşa oldukları zaman evden atılabilecekleri korkusuyla “göze batmamaya”
çalıştıklarını ifade etmişlerdir.
Sağlık hakkına erişim konusunda, hastaneye gittiklerinde özellikle dil
nedeniyle hizmet alamadıklarını kendileriyle dalga geçildiğini, bu nedenle
hastaneye gitmeyi tercih etmediklerini belirtmişlerdir. Trans mülteciler
uydu kentlerdeki devlet hastanelerinin trans geçiş sürecine ilişkin olarak
bilgi sahibi olmadıklarını, hastanede yardımcı olmaya çalışsalar bile gerek
dil problemi gerekse bilgisizlik nedeniyle yeterli hizmeti alamadıklarını
belirtmiştir.
İranlı LGBT mülteciler kayıt sırasında SGDD ve GİGM’de çok fazla
sorun yaşamadıklarını ancak özellikle imza günlerinde İl Göç İdaresi
Müdürlükleri’nde bazı görevliler ve diğer mülteciler tarafından sözlü
tacize maruz kaldıklarını, cinsel yönelim ve cinsiyet kimlikleri nedeniyle
kendileriyle alay edildiğini belirtmişlerdir.
|