HYD - İstenmeyen Misafirler: 'Yabancı Misafirhaneleri'nde Tutulan Mülteciler

madde14 sitesinden
Şuraya atla: kullan, ara

Helsinki Yurttaşlar Derneği Mülteci Savunuculuk ve Destek Programı'nın Türkiye’nin çeşitli illerindeki “yabancılar misafirhanelerinde” gözetim altında tutulma deneyimi yaşamış 40 “mülteciyle” Ekim 2006 – Eylül 2007 tarihleri arasında yaptığı görüşmelere dayanarak hazırladığı "İstenmeyen Mülteciler: Türkiye'de 'Yabancı Misafirhaneleri'nde Tutulan Mülteciler" başlıklı raporda, mültecilerin bu tutulma yerlerinde tabi oldukları koşullar, muamele ve haklara erişim konusunda karşılaştıkları sorunlar inceleniyor.


Raporun Türkçe tam metni için tıklayınız.
Raporun İngilizce tam metni için tıklayınız.





Raporun çerçevesi


Uluslararası hukuka göre zulüm ve savaştan dolayı ülkelerini terketmek zorunda kalmış kişiler “mülteci” kabul ediliyor; devletler bu durumdaki kişilere minimum bazı güvenceler ve haklar sağlamakla mükellef. Türkiye’de sığınma başvurusunda bulunmak isteyen yabancılar Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ve İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen bir prosedüre tabi.
Ama coğrafi olarak dünyanın savaş ve yoksulluk yaşanan bölgeleriyle güvenli ve müreffeh Avrupa ülkeleri arasında köprü konumunda bulunan Türkiye hem savaş ve zulümden kaçanlar için, hem de daha iyi bir hayat arayanlar için bir geçiş ülkesi. Dolayısıyla ülkeye yasal olmayan yollardan girerken ya da çıkarken yakalanan, ya da Ege Denizi’nde boğulduğunu duyduğumuz insanların arasında, “düzensiz göçmen” tabir edilen umut yolcularının yanısıra, savaş ve zulümden kaçan “mülteciler” de var.


Bu “mültecilerin” bir kısmı, ‘kaçak’ durumda iken yakalanıp, “Yabancılar Misafirhanesi” denen tutulma yerlerine kapatılıyor. Yabancılar misafirhanelerinde tutulan bütün ‘yabancıların’ insan olmaktan gelen hakları var. Ama Türkiye devletinin “mülteci” durumunda bulunan kişilere karşı ayrı bir dizi yasal sorumluluğu sözkonusu. Bunların başında da bu kişileri zulüm görecekleri ülkelere geri göndermemek geliyor. Helsinki Yurttaşlar Derneği-Mülteci Destek Programı’nın hazırladığı rapor, - resmen Türkiye’deki sığınma prosedürüne girebilmiş olsun ya da olmasın - “mülteci” durumunda bulunan kişilerin, “misafirhane” tabir edilen tutulma yerlerinde karşılaştıkları koşullar, muamele ve “mülteci” olmaktan gelen haklarına erişimlerinin önüne konan engellerle ilgili.
--------------------------------------------------------------------------------------------
“İçinde bulunduğumuz zor durumdan ötürü içimizden biri kafasını duvara vurarak kendini öldürmeye kalktı… Polis ona saldırdı ve hepimizin gözü önünde bayılıncaya dek dövdü. Birçok jandarma saldırıp sopalar ve tekmelerle adamı dövdüler. Sonra da banyoya götürüp elini yüzünü temizlediler.”
İzmir civarında bir alıkonma yerinde tutulmuş olan Moritanyalı bir mülteci


Bu sözler, Helsinki Yurttaşlar Derneği-Mülteci Destek Programı’nın (hYd - MDP) yayımladığı “İstenmeyen Misafirler: Türkiye’de ‘Yabancı Misafirhaneleri’nde Tutulan Mülteciler” başlıklı raporda yer alan tanıklıklardan yalnızca bir tanesi. Türkiye’nin çeşitli illerindeki “yabancılar misafirhanelerinde”[1] gözetim altında tutulma deneyimi yaşamış 40 “mülteciyle”[2] Ekim 2006 – Eylül 2007 tarihleri arasında yapılan görüşmelere dayanılarak hazırlanan rapor, mültecilerin bu tutulma yerlerinde tabi oldukları koşullar, muamele ve haklara erişim konusunda karşılaştıkları sorunları inceliyor.


“Görüştüğümüz kişilerin işaret ettiği en ciddi sorunlardan biri polisin tutumu ile ilgili” diyen hYd - MDP koordinatörü Özlem Dalkıran, polislerin genelde ‘misafirhanelerde’ tutulmakta olan kişilerin gerek sığınma başvurusunda bulunma, gerekse temel ihtiyaçlarıyla ilgili taleplerine kulak tıkadıkları, kaba davrandıkları, hatta bir kaç olayda fiziksel şiddet uygulandığına dair ciddi iddiaların dile getirildiğini ifade etti. Şiddet iddiaların en vahimi, 15 Mayıs 2007 tarihinde Kırklareli Gazi Osman Paşa Misafirhanesi’nde patlak veren bir kavganın ardından en az sekiz kişinin ağır biçimde dövüldüğü, hatta bazılarının falakaya yatırıldığı iddiası.


Anlatımlara göre, olaylar Somalili bir kadının ücretsiz süt ricasına hakaretle cevap veren mahalle bakkalının çırağına misafirhanedeki bazı erkeklerin müdahale etmesi sonucu patlak vermiştir. Olayların bir saat içinde bastırılmasından sonra, misafirhanede tutulan kişiler gruplar halinde sorguya alınmış, ve iddialara göre neredeyse tamamı şiddete maruz kalmıştır.
HYD’nin görüştüğü “mülteci” bireylerin ‘misafirhane’ koşullarıyla ilgili dile getirdikleri şikayetler arasında aşırı kalabalık, hijyen koşullarının kötülüğü, ısınma sorunları, dışarıyla iletişim önündeki engeller, ve temizlik malzemeleri, yemek ve su gibi ihtiyaçların dışarıdan fahiş fiyatlara temin etmek zorunda kalmaları bulunuyor.


Raporda ‘misafirhanelerde’ sağlık sorunu olan kişilerin doktor ve ilaca erişiminde ciddi sorunlar yaşandığına dikkat çekiliyor; bunun nedenleri arasında polisin talepleri dikkate almaması, tedavi ve ilaç masraflarının yüksek olması ve çevirmen eksikliği öne çıkıyor.
Uygulamaya ilişkin en önemli sorunlardan biri ise, “mülteci” durumunda olan ve sığınma talebinde bulunmak isteyen kişilerin, gerek Türkiye’deki sığınma prosedürüyle ilgili güvenilir bilgiye erişimi, gerekse dile getirilen sığınma taleplerinin işleme konması önündeki ciddi engeller. Sığınma talepleri işleme konmayan “mülteciler”, sınırdışı edilme ya da hayatlarının tehlikeye girebileceği bir ülkeye geri gönderilme riskiyle karşı karşıya kalıyor. ‘Yabancılar Misafirhanelerinden’ yapılan sığınma talepleri nadiren de olsa işleme konabiliyor; ancak havaalanlarındaki “transit bölgelerde” tutulan kişilerin sığınma talepleri hiçbir biçimde dikkate alınmıyor. Ayrıca bu kişilerin ne BMMYK, ne avukatlar, ne de sivil toplum örgütü temsilcileriyle görüşmelerine olanak tanınmıyor.


‘Misafirhanelerde’ tutulan mülteciler, neden orada tutulduklarını, ne kadar kalacaklarını bilmiyorlar; Alıkonmalarının kanuni olup olmadığını sorgulayacak etkin bir yargı denetimine erişimleri yok. Aylarca süren bu belirsizlik nedeniyle, zaten korku ve endişe içinde, zor koşullarda yaşamaya çalışan bu kişilerin birçoğunda depresyon ve umutsuzluk duyguları hakim oluyor” diyen Özlem Dalkıran, “mülteci” durumunda bulunan kişilerin çok zorunlu haller dışında gözetim altında tutulmamaları gerektiğini, tutulmaları halinde kendilerine durumları ve haklarıyla ilgili bilgi verilmesi gerektiğini ifade etti.


“Hazırladığımız raporda genel tavsiyeler dışında, ”mülteci” durumunda bulunan kişilerin ulusal mevzuat ve uluslararası standartlar ışığında sahip olmaları gereken prosedürel haklar ve misafirhanelerdeki tutulma koşullarıyla ilgili yaptığımız tavsiyeler yer alıyor. Bu tavsiyelere uygun davranıldığı takdirde, ülkemizde sığınma arayan mülteciler kendilerini ‘istenmeyen misafirler’ gibi hissetmeyecektir.”
Helsinki Yurttaşlar Derneği’nin tavsiyeleri arasında, tutulma yerlerinin bağımsız denetlenmesine olanak veren İşkenceye Karşı Sözleşmenin Seçmeli Ek Protokolü’nün onaylanarak yürürlüğe girmesi, İl İlçe İnsan Hakları Kurullarının misafirhaneleri denetlemesi ve Emniyet ‘Yabancılar Şubeleri’ ve ‘misafirhanelerde’ görevli personelin eğitimine devam edilmesi yer alıyor.


Not:
Helsinki Yurttaşlar Derneği, raporu yayımlanmadan önce görüşlerini almak üzere Emniyet Genel Müdürlüğü Yabancılar Hudut İltica Daire Başkanlığı ile paylaşmıştır. Derneğe gelen gayrı resmi yanıtta, raporun “mülteci/sığınmacı, yasadışı göçmen ve yasa dışı konuma düşen yabancı ayrımı yapılmadan kaleme alındığı”[3], ve “bu alanda çalışan görevliler tarafından, gözetim altında tutulan yabancılara sözlü ve fiziksel kötü muamelede bulunulduğuna dair iddiaların... raporda yer alması ve gösterilmesi kabul edilemez durumlardır” denmiştir.



  1. “Yabancılar misafirhaneleri”, Türkiye’de çeşitli sebeplerle (suç teşkil ettiği iddia edilen fiiller, ülke sınırlarından yasadışı giriş çıkış yapma, geçici sığınma sistemi koşullarına uymama gibi) gözaltına alınan yabancıların savcılık ve mahkeme prosedürlerinin tamamlanmasının ardından, haklarındaki idari işlemlerin daha sağlıklı yürütülebilmesi gerekçesiyle idari olarak gözetim altında tutuldukları kapalı mekanlardır. ‘Kaçak’ durumda iken yakalanıp ülkeden çıkarılmasına karar verilen yabancılar da, sınırdışı işlemleri devam ederken bu yerlerde
  2. Görüşülenler 17 farklı ülkeden gelmekte ve çoğunlukla erkektir. Görüşülenler görüşme sırasında, ya Türkiye’deki sığınma prosedürü içinde olan ya da gözetim altında tutuldukları sırada sığınma talebinde bulunmuş kişilerdi. Görüşülen kişilerin çoğu (27 kişi) İstanbul’daki tutulma yerlerinde alıkonmuştu. Diğer alıkonma yerleri Van (1), Hatay (1), Ankara (2), İzmir (4), Edirne (4), Kırklareli (7).
  3. 1951 Mültecilerin Statüsüne İlişkin Sözleşme’de mülteci şöyle tanımlanmaktadır: "Irkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düsünceleri nedeniyle zulüm göreceği konusunda haklı bir korku tasıyan ve bu yüzden ülkesinden ayrılan ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen veya dönmek istemeyen kişi". Helsinki Yurttaşlar Derneği de raporunda bu tanımdan yola çıkarak, Türkiye’deki karar merciileri olan BMMYK ve/veya İçişleri Bakanlığı’na “mültecilik”/sığınma statüsü için başvuruda bulunmayı amaçlayan, bu başvuruyu yapan ya da başvurusu kabul edilen kişileri tariflemektedir.



Raporlar.jpg
Raporlar

Konuya Göre: Türkiye · Suriye · Yunanistan · Avrupa · Ortadoğu · Afrika · Asya · LGBTQ+ · İklim Mültecileri
Yıllara Göre: 1989 · 1999 · 2000 · 2001 · 2002 · 2003 · 2004· 2005 · 2006 · 2007 · 2008 · 2009 · 2010 · 2011 · 2012 · 2013 · 2014 · 2015 · 2016 · 2017 · 2018 · 2019 · 2020 · 2021 · 2022 · 2023