İHAD 2012 Türkiye İltica ve Sığınma Hakkı İzleme Raporu

madde14 sitesinden
Şuraya atla: kullan, ara

İnsan Hakları Araştırmaları Derneği tarafından yayınlanan ve 2012 dönemini kapsayan Türkiye İltica ve Sığınma Hakkı İzleme Raporunun Özet bölümünü aşağıda bulabilirsiniz.


Raporun Türkçe tam metni için tıklayınız.



ÖZET

İltica hakkı, 2012 yılında Türkiye’nin insan hakları gündemini önemli ölçüde etkileyen bir konu olarak güncelliğini korumuştur. İltica hukukunun iyileştirilmesi amacıyla gerçekleştirilen çalışmaların 2012 yılında hız kazanması beklense de siyasi gündemin yoğunluğu ve çeşitliliği nedeniyle bu beklentilerin önemli bir bölümü karşılanamamıştır. İnsan hakları çevreleri, yeni anayasa sürecine odaklanan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) iltica hukukuyla ilgili yasal düzenlemeleri belirsiz bir tarihe ertelemesine yol açacak gelişmelerden endişe duymaktadır. İçişleri Bakanlığı İltica ve Göç İdari Kapasitesini Geliştirme ve Mevzuatı Uygulama Bürosu tarafından hazırlıkları tamamlanan Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK) Tasarısı 2012 yılında TBMM’ye sevk edilmiş ancak yasal süreç henüz sonuçlanmamıştır. Yeni anayasa hazırlık çalışmalarının öncelikli olarak ele alındığı yasama sürecinde önemli bir yeri bulunan Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 2013 yılında yasalaşacağı öngörülmektedir.


Uluslararası iltica hukukuyla uyumlu bir yasal çerçeve oluşturmaya çalışan Türkiye’nin 1951 Sözleşmesine koyduğu coğrafi çekincenin 2012 yılında da devam ediyor oluşu, sığınma hakkına erişimi sınırlandırmaktadır. Bu durum geçmiş yıllarda sıkça görüldüğü üzere Avrupa kıtası dışından gelen çok sayıda mülteciyi uluslararası koruma hükümlerinden eksiksiz olarak yararlanma konusunda mağdur etmektedir.


Türkiye, 2012 yılı boyunca on binlerce yasadışı düzensiz göçmen, sığınmacı ve mültecinin sınır ihlalleri nedeniyle yakalandığı transit ülke konumunu sürdürdüğü gibi menşe ülke özelliğini de korumuştur. Suriyeli sığınmacılar hariç tutulmak üzere yasadışı sınır geçişlerinde yakalanan mülteci, sığınmacı ve göçmen sayısı ile sığınma prosedürüne dahil olanlar önceki yılla kıyaslanmayacak ölçüde artış göstermiştir. Son yıllardaki istatistiklerin ilk sıralarında Irak ve İran uyruklu mülteci ve sığınmacılar yer alırken 2012 yılında ciddi sayıda Afganistan uyruklu mülteci ve sığınmacı yoğunluğundan söz etmek mümkündür. Sığınmacıların kitlesel ölümlerine neden olan deniz kazalarından biri daha 2012 yılında yaşanmıştır. 2007 yılında Ege denizinin Seferihisar açıklarında yaşanan mülteci dramının bir benzeri 2012 yılında tekrarlanmış, İzmir’in Ahmetbeyli körfezinde batan mülteci teknesinde en az 68 kişi hayatını kaybetmiştir. Uluslararası insan kaçakçılığı faaliyetlerinin bir türlü önlenemediği Türkiye’de Ege denizinin mülteci, sığınmacı ve göçmenler için bir “ölüm yolu” olması şaşırtıcı değildir. 


Yasadışı düzensiz göçün bir sonucu olarak mülteci, sığınmacı ve göçmenlerin zorunlu ikamete tabi tutuldukları uydu kentlerdeki fiziki ve insani koşulların iyileştirilmesi için çaba harcansa da henüz istenen standartlarda bir barınma altyapısı oluşturulabilmiş değildir. 2012 yılında farklı isimler altındaki barınma merkezlerine yönelik olarak kamu yönetimi ve sivil
toplum örgütlerince gerçekleştirilen inceleme ziyaretlerinden elde edilen bulgular ekonomik ve sosyal açıdan birçok sorunun varlığını ortaya koymuştur.


Sığınmacıların yasal ve hukuki sorunlarıyla uğraşan Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ağır dosya yükü altında olup, mülakat sürelerinin uzunluğu başta olmak üzere çeşitli konularda eleştirilere maruz kalmaktadır. Üçüncü ülkeye yerleştirme prosedüründe karşılaşılan zorluklar ise bir başka önemli sorun olarak dile getirilmektedir. Bu
yüzden İçişleri Bakanlığı ile BMMYK arasında eşgüdümün güçlendirilmesi, mülteci ve sığınmacıların mağduriyetlerine çözüm bulunması gerekmektedir.


Bosna-Hersek Cumhuriyeti ile geri kabul anlaşmasının imzalandığı 2012 yılında Türkiye’nin geri kabul uygulamaları bakımından en fazla sorun yaşadığı ülke yine Yunanistan olmuştur. Yerel mahkemelerde açılan davaların yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde (AİHM) görülmekte olan mülteci ve sığınmacı davalarıyla ilgili yeni içtihatlar açıklanmaya devam etmiştir.


2011 yılından itibaren Suriye’de büyük bir insani felakete yol açan iç savaş nedeniyle yüz binlerce sivil, ülkelerini terk ederek komşu ülkeler; Ürdün, Lübnan ve Irak ile birlikte Türkiye’ye sığınmıştır. Sayıları yaklaşık olarak 200 bine ulaşan Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların eğitim, sağlık, barınma ve diğer ihtiyaçlarının karşılanmasında Türk Hükümeti’nin özverili çabaları devam etmiştir. Bununla birlikte sığınmacıların ikamet ettikleri kamplarda inceleme yapmak isteyen sivil toplum örgütlerinin engellendiği birden fazla vaka yaşanmıştır. Rapor, Suriyeli sığınmacılara ayrı bir başlık altında yer vermektedir. 


İHAD (İnsan Hakları Araştırmaları Derneği) 2012 Yılı İltica Hakkı İzleme Raporu genel olarak Türkiye’de yıl içinde yaşanan gelişmeleri not etmekte, mülteci ve sığınmacıları ilgilendiren uygulamaları değerlendirmekte ve resmi makamlara tavsiyelerde bulunmaktadır. 


Raporlar.jpg
Raporlar

Konuya Göre: Türkiye · Suriye · Yunanistan · Avrupa · Ortadoğu · Afrika · Asya · LGBTQ+ · İklim Mültecileri
Yıllara Göre: 1989 · 1999 · 2000 · 2001 · 2002 · 2003 · 2004· 2005 · 2006 · 2007 · 2008 · 2009 · 2010 · 2011 · 2012 · 2013 · 2014 · 2015 · 2016 · 2017 · 2018 · 2019 · 2020 · 2021 · 2022 · 2023